Kategoriler
Çin gezi notları Gezi notları

Terrakotta Askerleri

Terrakotta Askerlerine Toprak Askerler veya Toprak Ordu da denir (兵马俑, asker ve at mezar heykelleri anlamına gelir). 1974 yılında kuyu açmak için kazı yapan köylüler, insan boyunda, pişmiş topraktan bir asker heykeli bulurlar. Yetkililere haber verirler. Bölgeye gönderilen arkeoloji ekibi, 20. yüzyılın en ilginç arkeolojik keşiflerinden birini yapar; toprak altında binlerce askerden oluşan bir heykel ordusu.
Bölge, 40 yıldır kazılıyor ve daha tamamen açılamamış. Toprağın altından çıkarılanla birlikte 8000’den fazla asker, 130 at arabası, 520 at, 150 süvari atı olduğu tahmin ediliyor. Bunlardan başka memur, akrobat, müzisyen heykelleri ve çok sayıda silah çıkarılmış. Bölge tabii ki UNESCO kültür mirası listesine alınmış.
Terrakotta Askerleri, “Emperor Qin Shi Huang’s Mausoleum Site Park” içinde sergileniyor.

Parkın girişi
Parkın girişi

Terrakotta Askerlerinin bulunduğu yerin üstünü kapatacak bir yapı yapılmış, çukurların yan tarafında bir antik silahlar sergisi var ve bir de kazılarda çıkan bir bronz at arabası sergileniyor. Bu at arabası da çok önemli bir arkeolojik buluntu olarak niteleniyor. İmparatorun mezarının yanından çıkarılmış ve mezarın içinde neler olabileceği hakkında bir fikir de veriyor.
Parkın içinde, askerlerden 1,5 km uzakta İmparatorun mezarı var, ayrıca üç küçük müze yapım halinde. Bu bölgede -şimdilik- görülecek fazla bir şey olmadığı için ancak vaktiniz bolsa ziyaret etmeniz öneriliyor. Bilet fiyatı 1 Mart 30 Kasım arasında 150 RMB, diğer zamanlarda 120 RMB. Xi’an tren istasyonundan müzeye düzenli olarak bir otobüs çalışıyor. 306 numaralı otobüs yaklaşık bir saatte müzeye gidiyor ve fiyatı 7 RMB.

Parka girdikten sonra hediyelik eşya dükkanları var. Bunlardan bir tanesinde heykelleri bulduğunu söyleyen bir adam kitap imzalıyor. Kitapları da 150-200 RMB’ye satıyorlar. Bu adam sahteymiş kanmayın. Ayrıca hediyelik küçük Terrakotta Askerleri satıyorlar. Bunları da şehirden beşte biri fiyatına alabilirsiniz.
Biz gittiğimizde Ağustos ayıydı ve büyük bir kalabalık vardı. Bu da fotoğraf çekmeyi zorlaştırıyor. Hatta 1. çukur dışındaki yerlerde düzgün bir fotoğraf çekmek imkansız gibi. Buraya gidip iyi fotoğraflar çekmek gibi bir hayaliniz varsa en tenha zamanlarının 8 Ekim-31 Aralık veya Mart ayı olduğunu bilmenizde fayda var.

Heykellerin yerleştirildiği dört büyük çukur var, heykellerin 6000 kadarı birinci çukurda bulunmuş. Şu an 2000 kadarı sergileniyor. Birinci çukur 230×62 metre boyutlarında ve içindeki 11 koridorda askerler sıralanmış durumda. Eskiden koridorların üzerinde tahtadan bir tavan varmış. Tahtanın üzerinde sazdan bir tabaka, onun üstünde kil bir tabaka ve en üste de sıkıştırılmış toprak koymuşlar.

1. çukurun doğudan görünümü.
1. çukurun doğudan görünümü.

Terrakotta AskerleriTerrakotta AskerleriIMG_6804

1. Çukurdaki askerlerden görünümler.
1. Çukurdaki askerlerden görünümler.

İkinci ve üçüncü çukurlar daha küçük. İkinci çukurda atlılar, piyadeler ve at arabaları, üçüncü çukurda subaylar ve bir at arabası var. Dördüncü çukur ise boş çıkmış. Planlanan heykellerin tümünün bitirilemediği için dördüncü çukurun boş kaldığı tahmin ediliyor.

3. Çukurdan bir görünüm.
3. Çukurdan bir görünüm.
Askerlerden birinin yakından görünümü.
Askerlerden birinin yakından görünümü.
Bir asker atıyla birlikte.
Bir asker atıyla birlikte.
Yukarıdaki askeri seyreden Çinli kız
Yukarıdaki askeri seyreden Çinli kız

Heykeller birbirinin benzeri değil her birinin yüz şekli değişik. Bu askerler aslında renkli boyalarla boyanmış, ancak toprak altından çıkarılan askerlerin boyaları dört dakika içinde pul pul dökülüyormuş. Son yıllarda bu boya dökülmesi ile başedecek bir yöntem geliştirmişler.

Askerlerin restorasyonunu gösteren bir pano.
Askerlerin restorasyonunu gösteren bir pano.
Toprağın altından yeni çıkmış bir asker başı. Orijinal boyası ve solmuş renkleri ile.
Toprağın altından yeni çıkmış bir asker başı. Orijinal boyası ve solmuş renkleri ile.

Üstteki fotoğrafın kaynağı: National Geographic

Askerlerin orijinal renkleri.
Askerlerin orijinal renkleri.

Üstteki fotoğrafın kaynağı:  People’s Daily Online

Bu yeraltı ordusu Çin’in ilk İmparatoru Qin’in mezarının 1,5 km doğusunda (Çin diye okunur, Çin adı buradan geliyor). İmparatoru ölümden sonra korumaları için oraya yerleştirildikleri sanılıyor. Askerlerin yüzleri doğuya doğru dönük. İmparatorun fethettiği bölgelerden gelecek tehlikelere karşı hazır gibiler.
İmparator Qin Shi Huang, MÖ 246 yılında Qin Krallığının tahtına geçmiş. MÖ 221 yılında savaşan küçük krallıkları birleştirerek tarihte ilk kez Çin’in birliğini sağlamış. Tahta geçer geçmez kendi mezarının da yapımına başlamış. Çinli tarihçi Sima Qian’ın MÖ 109 yılında yazdığı kitapta İmparatorun mezarında bronzdan dağlar tepeler, cıvadan ırmaklar denizler, mücevherden Güneş, Ay ve yıldızlar, hazineler, küçük saraylar olduğu, mezara girecek olanları öldürmek için otomatik ok ve yaylar yapıldığı, mezarın yapımında 700 bin kişi çalıştığı yazılı. Tarihçinin yazdığına göre mezar bitirilip imparator içine yerleştirildikten sonra mezara ait bilgileri kimseye anlatmasınlar diye içindeki ustalarla birlikte mezar kapatılmış. Üzerine toprak yığılmış, ağaçlar dikilmiş ve normal bir tepe görünümü verilmiş.

İmparator Qin Shi Huang. 19. yüzyıldan kalma, çizeri bilinmeyen temsili resim.
İmparator Qin Shi Huang. 19. yüzyıldan kalma, çizeri bilinmeyen temsili resim.

Sahiden de 1974 yılına kadar orada bir mezar olduğu unutturulmuş (Hikaye Cengiz Han’ın mezarının hikayesini andırıyor. Acaba onun da bulunduğunu bir gün görür müyüz?).
İşin tuhaf tarafı, tarihçi toprak askerlerden hiç bahsetmiyor. İşin başka bir tuhaf tarafı da şu ki, asıl mezar hala açılmamış durumda. Bölgede, 2012 yılında 690×250 metre boyutlarında yeni bir saray bulunmuş ve kazılmaya başlanmış.
İmparator Qin, ölümsüzlükle kafayı bozmuş. Üç kez suikast girişiminde bulunulması, ölüm korkusunu daha da artırmış. Efsanelerde Zhifu Adası’nda ölümsüzlük iksiri bulunduğu söylendiği için üç kez adaya gidip iksiri aramış. Çin efsanelerine göre bir adada bulunan Penglai Dağı’nda yaşayan 1000 yaşındaki büyücü Anqi Sheng ölümsüzlük iksirinin sırrını biliyormuş. İmparator, büyük gemilerle büyücüyü aramaları için bir grup insan göndermiş. Bu gemiler hiç geri dönmemiş. Gemidekilerin elleri boş dönünce imparatorun kendilerini öldüreceğini düşünerek Japonya’ya yerleştikleri söylenir. İlaçlarla uğraşan bir çok insanı istediği iksiri yapamadılar diye öldürtmüş. Ölümünden bir yıl önce Sarı Nehir yakınlarına bir meteor düşmüş. Meteorun üstünde “İmparator ölecek, ülkesi parçalanacak” yazıyormuş. Adamlarını bölgeye gönderip bunu kimin yazdığını öğrenmelerini istemiş. Olayı kimse üstlenmeyince bölgedeki herkesi öldürmüşler, meteoru da yaktıktan sonra toz haline getirmişler. Ölümsüz olmak için cıva içmekten dolayı cıva zehirlenmesinden 39 yaşında ölmüş.

İmparatorun Pengai Dağı'nı bulmak için gönderdiği gemiler.  Japon ressam Utagawa Kuniyoshi tarafından 1840 civarı yapılan resim.
İmparatorun Pengai Dağı’nı bulmak için gönderdiği gemiler. Japon ressam Utagawa Kuniyoshi tarafından 1840 civarı yapılan resim.

Peki ya İmparator Qin’in mezarı?
Bronzdan dağlar, cıvadan ırmaklar, mücevherden yıldızlar bulunan bu mezarın açılmasını bütün arkeoloji dünyası heyecanla bekliyor ama mezar bir türlü açılmıyor.
Mezarın açılması gerektiğini savunanlar, mezarın deprem bölgesinde olduğunu, ayrıca güvenlik önlemlerine rağmen soygun tehlikesi bulunduğunu ve mezarın bir an önce açılması gerektiğini savunuyorlar. Çin yetkililerinin açıklaması ise yıllardır değişmiyor; Henüz teknolojik olarak hazır değiliz.
National Geographic’deki bir belgeselde Amerikalı bir arkeolog, Çinlilerin İmparator Qin’in ruhundan korktukları için mezarı açmadığını söylemişti. Ben Çinlileri tanıdığım kadarı ile öyle ruhtan falan korktuklarına inanmıyorum. Hatta belki de gizlice açmış bile olabilirler. En azından sondajlar yapıp araştırma yaptıları tahmin ediliyor, çünkü görgü tanıkları mezarın olduğu bölgede toprakta çok sayıda delik açıldığını söylüyor. Komplo teorilerini görmezden gelirsek, Çinlilerin mezarı açmayışındaki teknolojik olarak hazır olmama gerekçesini biraz açalım. Daha önce söylediğim gibi, askerler aslında boyalı ama Çinli arkeologlar bunların boyasının hava ile temas edince dökülmesini uzun süre önleyememişler. Mezarda da benzer durumlarla karşılaşmaktan korkuyorlar. Bir de civa sorunu var. Eğer gerçekten mezarda civadan ırmaklar varsa, ki mezarın yanındaki topraklarda normalin 10 katı civa saptanmış, mezar hava alınca cıva uçup kaybolacaktır. Zaten kapalı bir alanda civa buharı oraya girmeye çalışan insanları öldürebilir. Önce oksijen tüplü arkeologların mezara girip civanın uçmasını engelleyecek bir yöntem bulmaları gerekiyor. Belki de şu an laboratuvarda bununla ilgili bir yöntem geliştirmeye çalışıyorlar.