Japonca’da üç ayrı alfabe kullanılır. Kanji Çinlilerden alınmadır ve resmi olarak 2928, gerçekte daha çok karakter içerir. Bir tür resim yazısıdır. Aynı kanjinin birden fazla okunuş şekli olabilir.
İkinci ve üçüncü alfabeler hiragana ve katakana isimlerini alır. Bunlar fonetik bir alfabelerdir ve 46’şar harften oluşurlar. Bu harflerin kombinasyonu ve bazı işaretlerin yardımıyla her alfabe ile yüzün üstünde değişik ses ve hece oluşturulur. Hiragana, Japonca-Çince kökenli kelimeleri yazarken, katakana batı dillerinden gelen kelimeleri yazarken kullanılır. Katakana bazen vurgulanmak istenen ifadeler için de kullanılabilir. Bu yazılar eskiden yukarıdan aşağıya yazılırken günümüzde genellikle soldan sağa yazılır.
Japonca, Latin harfleri ile de yazılır. Japonlar bu harflere rōmaji (roomaci, roma harfleri) derler. Size garip gelecek ama çoğu Japon rōmaji ile yazılmış Japoncayı doğru düzgün okuyamazlar. Bu harflerin okunuşu Türkçe’ye benzer. Birkaç fark vardır, bunlar da aşağıda belirtilmiştir.
ch: ç
sh: ş
j: c
ts: t ile s arası tıslama gibi bir sestir. Eğer bu sesi çıkaramıyorsanız s sesini kullanın. Örneğin tsunami: sunami. Tusunami derseniz Japonlar anlamaz.
su: kelime sonuna gelirse u okunmaz. Desu: des
ou: o uzun okunur
ō: o uzun okunur
ū: u uzun okunur
Meraklısına notlar:
Çince ile Japonca arasında Türkçe ile Arapça’ya benzer bir ilişki vardır. Arapça ile Türkçe iki farklı dil ailesindendir. Arapça, Hami-Sami dillerinden, Türkçe Altay dillerindendir ve yapısal olarak çok farklı dillerdir. Arapça’ya göre oluşmuş olan Arap alfabesi, Türkçe ile yazım için bazı sorunlar çıkarır. Öte yandan, Arapça’dan Türkçe ye çok sayıda sözcük geçmiştir , çünkü din, hukuk, edebiyat alanında Arap kültürünün Türk kültürü üzerinde büyük etkisi vardır. Japonya, denizin ortasında bir adadır ve en yakın büyük kültürel merkez Çin’dir. Japon tarihinin başlangıcından beri Çin’den gelen kültürel etkiler belirgindir. Yazı da Çin’den alınmıştır. Çince, Çin-Tibet dil ailesinden bir dildir. Japonca ise Türkçe’ye benzer sondan eklemeli bir dildir, bazı dilbilimcilere göre Türkçe gibi Altay dil ailesinden, bazı dilbilimcilere göre izole bir dil grubundandır. Çince’de her harf bir hece, aynı zamanda bir kelimedir. Kelime çekimi, son ek yoktur. Örneğin “o yarın gelecek mi” yerine “o yarın gelmek mi” gibi bir ifade kullanılır. Japonlar da yazıyı Çin’den almıştır, ancak Japonca’daki ekleri ifade etme konusunda sorun çıkmıştır. Bundan dolayı, bazı harflerin Çince ses karşılıklarından esinlenerek çekimlerle oluşan sesleri karşılayacak harfler (hiragana) kullanılmaya başlanmıştır. Örneğin, Japonca gitmek “iku” kelimesi ile ifade edilir. Çin alfabesinde de gitmek anlamında bir harf (行) ile yazılır. Gittim “ikimashita” demektir, bunu yazmak için iku 行 (kanji) + ma ま (hiragana) + shi し (hiragana) + ta た (hiragana) şeklinde yazılır (行ました).
Hiragana ve katakana fonetik alfabelerdir, yani her harfin standart bir ses karşılığı vardır ve bu harflerle Japonca her şey yazılabilir. Bundan dolayı Japon çocuklarına ilk önce bu alfabeler öğretilir. Kanji ise liseyi bitirene kadar öğrenilir. Çocuklara toplam 1945, yılda ortalama 160 karakter öğretilir. On iki yaşında bir Japon çocuğu her şeyi yazabilir, ancak harflerin hepsini bilmediği için yetişkinler için hazırlanmış yazıları, örneğin günlük gazeteleri okuyamaz. Bunun için çocuklar için yazılmış kitaplarda hedef yaş grubuna göre ayarlanmış daha basit kanjiler kullanılır. Zor kanjilerle yazılan kelimeler hiragana ile yazılır. Kimi zaman da kanjilerin yanına minik harflerle hiraganalarını yazarlar. Bazı kamuya açık yerlerde, çocukların okuyabilmesi için yazılar hiragana ile veya hem hiragana hem kanji ile yazılır. Örneğin metro istasyonlarında durak isimleri hiragana ile de yazılır.
Kanjileri öğrenmek zordur, çünkü bunlar kolayca karışabilir ve bazıları da yirminin üzerinde çizgiden oluşan karmakarışık yapılardır (Örnek: 朧). Aynı kanji cümledeki yerine göre farklı şekillerde okunabilir (örneğin güneş anlamına gelen 日 hi, bi, nichi ve daha başka şekillerde okunabilir). Öte yandan, bunları öğrenmenin zevkli bir tarafı da vardır, çünkü çoğu kanjiyi oluşturan çizgi gruplarının farklı anlamları vardır ve bunlar bir araya gelerek yeni kavramlar oluştururlar. Örneğin çocuk simgesinin 子 üzerine çatıya benzer bir çizgi grubu geldiğinde 学 öğrenmek anlamına gelen kanji ortaya çıkar. Kadın simgesinin 女 üstünde çatıya benzer başka bir çizgi grubu olduğunda 安 bu da huzurlu anlamına gelir. Kimi zaman aynı çizgi grubundan türetilmiş karakterler farklı anlamlar oluşturur, örneğin 木 ağaç, 林 koruluk, 森 ise orman anlamına gelir. Bunların okunuşu da tamamen farklıdır. Birincisi ki, ikincisi hayashi, üçüncüsü mori diye okunur.
“Japon yazısı” için 2 yanıt
Çok faydalı bir yazı olmuş. ?
Emeğinize sağlık