Kategoriler
Çin gezi notları Gezi notları

Baisha Pazarı, Fuli, Li Nehri turu

Baisha Pazarı

Turistik olmayan, saf bir yerel pazar görmek istiyorsanız, Yangshuo yakınlarındaki Baisha pazarı ideal. Her ayın 1, 4, 7, 11, 14, 17, 21, 24, 27’sinde kurulan bu pazar, çevre köylerden gelen satıcılarla birlikte çok otantik ve zengin bir profil sergiliyor. Pazarda geleneksel bitkisel ilaç satanlardan sepet örenlere, berberden kasaba envayi çeşit esnaf görmek mümkün. Pazar yakınlarında minibüsten indikten sonra muz yaprağı içinde pişmiş baharatlı “sticky rice” (yapışkan pirinç) ile kahvaltımızı yaptık. Yapışkan pirinç, pilavlık pirinçten farklı bir tür. Pişince yumuşayıp birbirine yapışıyor. Hemen ardından tıbbi bitkilerin satıldığı bölüme girdik. Bir kenarda kupacı hastasına bambudan yapılmış kupaları yapıştırmıştı. Hasta sigarasını içiyordu. Geleneksel Çin tıbbında sigara zararlı sayılmıyor, ama fazlası iyi değil deniyor (Budizm’de bir şeyin uç noktalarının iyi olmadığı gibi bir inanç var).

Bambudan yapılmış geleneksel kupalarla kupa çekme.
Bambudan yapılmış geleneksel kupalarla kupa çekme.

IMG_8476

IMG_8463IMG_8424

Tıbbi bitkilerin satıldığı bölümde yüzlerce tür bitki vardı, tabi bunların ne olduğunu anlayamadık. Pazar esnafı, genellikle güleryüzlüydü ve mutlu görünüyorlardı. Pazarda yabancı olarak sadece biz vardık. Çin’de endüstriyel tarıma henüz geçilmediği (belki de hiç geçilmeyecek) için çok gösterişli sebze ve meyveler yok. Ancak, bilhassa kırsal kesimde yediğimiz yiyeceklerin hayli lezzetli olduğunu söyleyebilirim. Buna tavuk da dahil.

IMG_8420IMG_8415
Çin, dünyanın en eski tarım merkezlerinden birisi. Sabanın icad edildiği yer olarak biliniyor. Kömünizme kadar toprakların çoğu derebeylerin elindeymiş. Kömünist devrimden sonra toprak reformu yapılmış ve toprak köylülere dağıtılmış. 1956’da topraklar halk komünlerinin yönetimine verilmiş. Bu dönemde, köylülerin oluşturduğu komünler toprağı beraber işliyor, ürün eşit bölüşülüyormuş. 1958’de bireysel üretim tamamen yasaklanmış. Bu uygulama, daha fazla çalışanın daha fazla kazanmasını sağlamadığı için üretim azalmış. Yerel yöneticilerin üretim rakamlarını kağıt üstünde şişirmesi, tarım ürünleri ihracatı yapılması, çiftçilerin bir kısmının sanayiye kaydırılması gibi etkenlerin üzerine bir de kırlangıçla mücadele eklenmiş. Tahılları yedikleri için kırlangıçların öldürülmesi, çekirgelerin artmasına sebep olmuş ve bu olaylar zinciri dünya tarihinin en büyük açlık felaketine yol açmış, yaklaşık 30 milyon insan açlıktan ölmüş. 1962’de sistem yumuşatılarak bireysel toprak sahipliğine izin verilmiş ve 1976’da tamamen değiştirilerek her aileye üretim yapacağı bir toprak verilmiş. Günümüzde 300 milyon tarım çalışanı ile Çin dünyanın tarıma uygun arazilerin %8’i üzerinde dünyanın tarım üretiminin %20’sini yapıyor. Tarım sektörü oldukça sancılı, çünkü tarım topraklarının %10’unda ağır metal oranı yüksek, 2010 itibarı ile resmi verilere göre ürünün %5’inde limitlerin üzerinde tarım ilacı var, iç suların %43’ü toksik kimyasallar taşıyor. Çin hükümeti 2000’li yılların başından beri organik üretimi teşvik ediyor. Çin, 2011 itibarı ile dünyanın dördüncü büyük organik tarım üreticisi konumunda. Çin’in tarım politikaları öyküsü burada anlattığımdan çok daha karışık ve renkli. Bu öyküden tarım ve gıda politikaları ile ilgili herkes için çıkarılacak çok dersler var.

IMG_8410IMG_8393

Fuli Köyü 福利镇

Pazarda gezdikten sonra minibüse doluşup Fuli köyüne gittik. Ana gelir kaynağı yelpaze yapımı olan bu köyün mimarisi de iyi kötü korunmuş durumda. Köylüler, bildiğiniz normal boy yelpazelerden başka dekoratif amaçlı dev yelpazeler de yapıyorlar. İçlerinden resim yeteneği olalar bu yelpazelerin üzerine klasik Çin resimleri çiziyorlar. Tabii en sık yapılan resimlerden birisi de klasik Guilin manzaraları. Bir yelpaze atölyesinde yelpaze yapımını izledikten sonra bir yelpaze dükkanına girip ürünleri inceledik ve bir şey almadık. Köyde gezerken Rong kapıların eşiklerinin yüksek olmasına dikkatimizi çekti. Köylülerin inancına göre kötü ruhlar yüksek eşiklerden atlayamazmış ve böylece evin içine giremezlermiş.

IMG_8536 IMG_8495

Li Nehri gezisi

Köy gezimizi bitirince klasik bir Li nehri turu yapmak üzere yola çıktık. Rong’un tuttuğu motorlu bir tekneye binerek akıntı yönünde, Yangshuo’ya doğru 2 saat kadar süren bir seyahat yaptık. Yolculuk sırasında Guilin bölgesinin karstik tepeleri, ormanları ve tüm güzelliklerini doya doya görme imkanı oldu.

IMG_8619 IMG_8593IMG_8652

Yolculuğun sonunda yine Rong’un kiraladığı bir karabatak avcısı bizim için gösteri yaptı. Bu bölgede, özel eğitimli karabataklarla balık avcılığı yapma geleneği varmış. Boynuna bir halka geçirilen karabataklar, nehre dalarak gagaları ile balık yakalıyor ve bu balığı balıkçıya getiriyormuş. Balık tutma seansının sonunda karabatağın boynundaki halka çıkarılarak tuttuğu balıkların bir kısmı kendisine ödül olarak veriliyormuş. Günümüzde modern avcılık yöntemlerinin daha verimli olması nedeniyle bu yöntem terk edilmiş ama yaşlı birkaç balıkçı turistlere gösteri yapmak amacı ile bu işi sürdürüyorlar. Parayı tuttukları balıklardan değil ücretler ve bahşişlerden kazanıyorlar. Rong’un bizim için ayarladığı balıkçının meşhur biri olduğunu, daha sonra internette taratınca anladık. Daha önce National Geographic’te bile fotoğrafları çıkmış. Modelimiz, çok profesyoneldi ama biz o kadar profesyonel fotoğrafçılar olmadığımız için NG’deki kadar güzel fotoğraflar çekemedik.

IMG_8766 IMG_8714 IMG_8803 IMG_8790IMG_8828

Kategoriler
Çin gezi notları Gezi notları

Yangshuo, yemek kursu, tai chi

Yangshuo’nun gündüzü de geceleri de hayli renkli. Sokaklarda seyyar yiyecek satıcılarından giyim satıcılarına kadar her çeşit satıcı mevcut. Yiyecekler çok çeşitli. İtalyan mutfağından Alman sosisine, humustan Mc Donalds’a her türlü yabancı yiyecek bulunduğu gibi Çin’in yerel mutfaklarından örnekler de bol.

IMG_8198 IMG_8211 IMG_8229 IMG_8266 IMG_8269 IMG_8284IMG_8312
Yangshuo, yemek, tai-chi, Çince, kaligrafi kursları alabileceğiniz bir yer. Özellikle uzun süre kalacaklar için çevredeki köylerde makul fiyatlara konaklama sağlayan küçük oteller mevcut. Biz de Rong’un ayarladığı bir yemek kursuna katıldık. Cloud 9 isimli lokantada verilen yemek kursu, yarım günlük bir kurs. Her sabah ve öğleden sonra öğrenci varsa kurs yapılıyor. Bizi lokantada tombul, cana yakın, iyi İngilizce konuşan bir kadın karşıladı ve grubu toplayıp pazara götürdü. Pazarda bir yandan yemekte kullanacağımız malzemeleri alırken bir yandan da bize pazardaki meyve ve sebzelerle ilgili bilgiler verdi. Genel olarak bizim pazarlara benzemekle birlikte detaylarda bir hayli farklı bir pazardı. Örneğin zencefilin türleri olduğunu bu alışveriş sırasında öğrendim. Kabak, salatalık gibi sebzelerin bizden daha farklı türleri mevcuttu ve bambu filizi gibi bizim hiç kullanmadığımız malzemeler de vardı. Bir hayli büyük ve otantik olan bu pazar, üstü kapalı ve sabit bir mekan. Haftanın her günü ziyaret edilebilir. Pazarın en arka sırasında köpek ve kedi eti satan kasaplar var. Bu kasaplara ait fotoğrafları buraya koymadım, rahatsız olanlar olabilir diye düşünüyorum.

Öğretmenimiz bize pazardaki sebzeleri anlatıyor.
Öğretmenimiz bize pazardaki sebzeleri anlatıyor.
Bu da yenilebilir bambu.
Bu da yenilebilir bambu.

Malzemeleri aldıktan sonra lokantaya gidip kurslar için özel hazırlanmış bir salona gittik. Burada iki sıra halinde tek ocaklı setler hazırlanmış. Yemeklerde kullanılan baharat, sos gibi malzemeler de hazırlanmıştı. Yer fıstıklı hıyar salatası, wokta tavuk (Gong bao chicken), patlıcan kızartması ve Çin mantısı yaptık. Daha sonra yaptığımız yemekleri restaurant bölümüne taşıyarak yedik. Herkese bir su verdiler, başka içecekler isteyen parasını ödedi.
Çin yemekleri ile ilgili iseniz bu kursa mutlaka gitmenizi öneririm. Zira, Çin mutfağının kendine özgü tekniklerinden belli başlılarını görme ve uygulama imkanınız oluyor. Ateşin altını kısıp açma, su ekleme gibi bazı püf noktalarını da söylüyorlar.

Kursa başlamadan önce malzemeler hazırlanmıştı.
Kursa başlamadan önce malzemeler hazırlanmıştı.
Kursun sonunda yaptığımız yemekleri afiyetle yedik.
Kursun sonunda yaptığımız yemekleri afiyetle yedik.

Yangshuo’da birkaç tai-chi kursu var. Bunlardan birisini seçmek zor, çünkü elinizde web sayfalarından başka sağlam bir veri yok. Ben Yangshuo’daki tek kadın ustanın yönettiği Long Tou Shan okulunu seçtim. Önceden e-mail atarak iki tam gün ders için randevu aldım. http://longtoutaichi.com/
Bu okulu Luo Mei Juan (kısaca Mei) yönetiyor. Yangshou’ya 5 km uzakta Chao Long köyünde yer alan okul, doğa ile iç içe ve çevrede bölgenin tipik dağları ile yeşillikleri geleneksel Çin manzarasını tamamlıyor. Ben gittiğimde Mei, yatılı öğrenciler için yeni bir otel inşaatı ile uğraştıklarını söyledi. Kursun haftalık ücreti, otel ve üç öğün vejetaryan yemek de dahil 1750 RMB, yaklaşık 600 TL. İlk gün Mei yoktu ve oğlu Zhou Da Zhu bana özel ders verdi. Yirmili yaşlarda olan bu genç adam Çin şampiyonu falan olmuş başarılı bir sporcu. Zamanımızın önemli bir kısmını çigong çalışarak geçirdik. Ertesi gün beni Üstad Mei karşıladı. Ufak tefek bir Çinli kadın olan Mei, komplekssiz, sıcak kanlı ama kendinden emin bir hoca. Ensesinde gözleri var ve yaptığınız hataları hemen görüyor. Bir daha Yangshuo’ya gidersem yine ondan ders almaya karar verdim.

Mei Hoca ile birlikte.
Mei Hoca ile birlikte.

Mei, bir kung fu hocasının kızı. Ama babası kendisine bir şey öğretmek istememiş. Karı kısmısının bu işlerle ne ilgisi var diye düşünürmüş. Mei, biraz aklı ermeye başlayınca başkalarından eğitim almış. Aslında Çin’de son bin yıldır ağır bir erkek egemen toplum var ve komünist yönetim bu zihniyetle çok mücadele etmiş. Günümüzde benim gözlemlerime göre Çin’de kadının yeri Türkiye’den daha iyi durumda ama hala bazı feodal kalıntılar mevcut. Komünizmden hoşlanıp hoşlanmamamız ayrı bir mevzu ama, sağlık ve kadın konusunda gerçekten çok yol katetmişler.
Mei, aralarda sadece sıcak (bildiğiniz sıcak) su içilmesine izin veriyor. Aralardaki sohbetlerimizde Çinlilerin çoğunun tai chi öğrenmek için para verme alışkanlıkları olmadığını, çoğunun parklarda kusurlu bir tai-chi öğrendiğini söyledi.

Kategoriler
Çin gezi notları Gezi notları

Yangshuo

Guilin yakınlarındaki bu 300 bin nüfuslu şehir, 70’li yıllarda kendi halinde bir kasaba iken, Çin’in yavaş yavaş turistik hale gelmesi ile batılı ucuzcu turistler tarafından keşfedilen, giderek büyüyen bir yer. Li nehri ve Guilin bölgesinin karstik özelliklerinin en iyi görülebildiği bölgelerden birisi olan bu şehir, zamanla Çinli turistler tarafından da keşfedilmiş. 2005 yılında yerli turistlerin sayısının yabancı turistleri geçtiği görülmüş, günümüzde ise turistlerin ezici çoğunluğu Çinli. Bir zamanlar sakin, sessiz, ucuz, doğal güzelliklerin yanıbaşınızda olduğu bu şehir, günümüzde Çin’in Bodrum’u olmuş durumda. Gece mekanları, canlı müzik, kalabalık sokaklar ve (Çin standartlarına göre) yüksek fiyatlar şehrin karakteristik özellikleri haline gelmiş. Yine de bir iki kilometre şehir dışına çıkınca doğa ile başbaşa kalabildiğiniz, birkaç kilometre yürüyerek otantik köylere ulaşılabilen, turizm endüstrisi geliştiği için günübirlik gezilerin ve faaliyetlerin bol olduğu bir yer.

{google_map}Yangshuo|zoom:5|lang:system|width:100%|height:300{/google_map}
Yukarıda karstik özellikler diye bir laf ettim, bunu biraz açmak lazım. Kireçtaşı ve benzeri suda çözünen kayalardan oluşan, suyun etkisi ile kendine özgü yer şekilleri alan jeolojik yapıya karst deniyor. Guilin bölgesinde Lijiang Nehri (kısaca Li Nehri de deniyor) ve dalları, rüzgarın da yardımıyla çok sayıda sivri dağdan meydana gelen kilometrelerce karelik bir alan oluşturmuş. Bu dağlar, klasik Çin resminin ilham kaynaklarından bir tanesi ve dağları görünce ben bunları bir yerden tanıyorum diyorsunuz.

guilin
Detay, One Thousand Li of Rivers and Mountains (千里江山圖). Wang Ximeng, 1200 yılı civarı

IMG_8644

Guilin bölgesi, Çin’in en güzel ve en fotoğrafik bölgelerinden birisi. Yer şekilleri ve doğal güzelliklerinin yanısıra değişik etnik grupları barındırması, pirinç terasları, zengin yemek kültürü nedeniyle turistik açıdan cazip bir bölge. 23 günlük Çin gezimizin bir haftalık bölümünü bu bölgeye ayırdık. Bizi gezdirmesi için de bir rehber bulduk. Rong, benim Amerikalı bir blog yazarından öğrendiğim bir rehber. İsmi Rong yazılıyor ama Yom diye okunuyormuş. Niye öyle olduğunu anlayamadım. Kendisinin http://www.yangshuo-china-guide.com/ diye bir web sitesi var, oradan iletişim kurabilirsiniz. Rong, ilk otel seçimi dışında bizi genellikle memnun etti. Otelin hikayesini aşağıda anlatacağım. Kendisinden yemekler hariç bir paket fiyat aldık. Havaalanından alıp tren garına bırakacak şekilde bir haftalık bir gezi planladık. Rong, bölgeyi iyi tanıyan, kırklı yaşlarda, bir hayli ufak-tefek, çok cana yakın ve dost canlısı bir rehber. Bölgede rehber ihtiyacınız olursa tavsiye ederim. Rong aslında ilkokul mezunu ve İngilizceyi kendi çabalarıyla öğrenmiş. Gençken, Yangshuo’ya turistler gelmeye başlamıştı ve İngilizce’nin zamanla önem kazanacağını sezdim, turistlere takılarak İngilizce öğrenmeye başladım diye anlatıyor. Çin’de rehberlik lisansı almak için devletin sınavlarına falan girmek gerekiyor. Rong, köyde doğmuş, cahil ve çok yoksul bir ailenin çocuğu olmasına rağmen bir şekilde o sınavları geçip rehber olmayı becermiş. Tabii bu rehberlik yerel bir rehberlik, örneğin Pekin’de bu işi yapamıyor. İngilizcesi derin mevzulara girmeye izin vermiyor ama rutin rehberlik hizmetleri için yeterli. Rong evlenip iki çocuk yapmış ama kocası genç yaşta ölmüş. İki çocuğunu tek başına büyütmüş. Şimdi kızı üniversite mezunuymuş ve part time bir işte çalışıp ciddi bir iş arıyormuş, oğlu daha küçükmüş. Bir hayli eziyetli bir hayatı olmasına rağmen canlı, neşeli ve enerjik bir insan.

Rehberimiz Rong ile birlikte.
Rehberimiz Rong ile birlikte.

Wuhan’dan uçağa binip yaklaşık 1,5 saatlik bir yolculuktan sonra Guilin’de indik. Rong bizi şöförlü bir minibüsle karşıladı. Yaklaşık bir saatlik bir yolculuktan sonra Yangshuo’ya vardık ve otele yerleştik. Oteldeki odalar rutubet kokuyordu ve banyoları iyi temizlenmemişti. Gece uyuduktan sonra sabah buluştuk ve oteli değiştirmeye karar verdik. Rong gelince oteli değiştirmek istediğimizi, gerekirse ücret farkını ödeyeceğimizi söyledik. Bu aşamada Rong kısa devre yaptı. Neyse sonra, parayı peşin ödediğini ve parayı geri almanın zor olduğunu söyledi ve otel müdürünü çağırdı. Otel müdürü 40 yaşlarında bir adamdı. Anlamaz gözlerle şikayetlerimizi dinledikten sonra bize ön cephedeki odaları gösterdi. Bu odalar daha büyük ve aydınlıktı ve rutubet kokmuyordu. Bu odalara taşındık ama oralarda da lavabonun su kaçırması gibi daha ufak problemlerle karşılaşacaktık. Aslında bu otel iyi bir şey yapmak niyetiyle yola çıkılıp görgüsüzlükten ve bilgisizlikten iyi işletilemeyen bir oteldi. Çin’de kaldığımız en kötü otel olarak kayıtlara geçti. Neyse, kahvaltı için Rong bizi Çinlilerin işlettiği bir İsrail lokantasına götürdü. O sırada Tolga bankaya döviz bozdurmak için gitmek istediğini söyledi. Rong Tolga’yı motorsikletinin arkasına atıp güçlükle götürdü ama fazla gidememiş olmalılar ki birazdan geri döndü. Tolga’nın yolun kalan kısmını yürüyerek gittiğini öğrendik.

Rong Tolga'lı motorsikleti sürmeye çalışırken.
Rong Tolga’lı motorsikleti sürmeye çalışırken.

Kahvaltıdan sonra kadın şöförlü bir minibüs gelip bizi Jiuxiang Köyü’ne götürdü. Yangshouo’nun 10 km kadar doğusunda olan bu köy, bir hayli eski ve arada yeni binalar olsa da otantik mimariyi görmek mümkün oluyor. Li nehrinin bir kolu olan Yulong nehri üzerinde yer alıyor. Köyün yakınlarında Fuli Köprüsü var. Bizim Karadeniz’deki taş köprüleri andıran bu köprü, 500 yıl önce yapılmış. Gittiğimizde yağmur yeni yağmıştı. Her yer çamurdu. Gökyüzü gri renkteydi ve kötü bir ışık vardı. Bu güzel köprüyü ancak tarif eden bir fotoğraf çekebildim.

Fuli Köprüsü
Fuli Köprüsü
Yerfıstığı hasadını taşıyan köylü.
Yerfıstığı hasadını taşıyan köylü.
Rong bize yerfıstığı ikram ederken.
Rong bize yerfıstığı ikram ederken.
IMG_7959
Çeltik hasadı yapanlar.

Köprü ve çevresini gezdikten sonra köye gittik. Köydeki sokaklardan yürüyerek yine eski bir taş köprü olan Yulong köprüsüne vardık. Bu köprünün etrafında turistik tesisler ve çok sayıda kiralık tekne vardı. Daha sonra köyün içini ve çevresini gezdik. Akşam minibüs bizi alarak Yangshuo’ya geri götürdü.

Köydeki bir duvara aslmış sağlıkla ilgili eğitim afişi.
Köydeki bir duvara asılmış sağlıkla ilgili eğitim afişi.
Yulong nehrindeki geleneksel bambu tekneler.
Yulong nehrindeki geleneksel bambu tekneler.

{google_map}旧县村 旅游胜地|zoom:12|lang:system|width:100%|height:300{/google_map}

Kategoriler
Çin gezi notları Gezi notları

Yangtze Turu

Yangtze nehri, 6370 km uzunluğu ile dünyanın üçüncü uzun akarsuyu. Çincesi de uzun nehir demek. Çin’in batısından başlayıp ülkeyi boydan boya katederek doğuda Shanghai’da denize dökülüyor. Yangtze’nin havzası Çin’in beşte birini kaplıyor ve nüfusun üçte biri bu havzada yaşıyor. Çağlar boyunca Çin’i besleyen bu nehir Çin tarihiyle de özdeşleşmiş durumda. Nehir boyunca Chongqing, Wuhan, Nanjing ve Shanghai olmak üzere nüfusu on milyona yakın veya daha fazla dört büyük şehir sıralanıyor.
Nehirin genişliği fazla ve debisi yüksek olduğu için eski zamanlardan beri yük ve insan taşımacılığında kullanılmış. Son dönemde gemi turizmi için de kullanılıyor. Chongqing’den Shanghai’a kadar gemi turu yapmak mümkün. Böyle bir tur yedi-dokuz gün sürüyor. Nehrin en güzel ve en popüler kısmı ise Chongqing-Yichang arası. Gemi turları iki türlü, akıntı yönüne (downstream) yani Chongqing’den Yichang’a veya akıntının tersine (upstream), Yichang’dan Chongqing’e. Akıntı yönüne olan turlar üç gece, akıntının tersine turlar dört gece sürüyor. Akıntı yönüne olan turlar daha fazla tercih edildiği için ikisinin fiyatı aynı. Eğer zaman sıkıntınız yoksa ve fotoğraf çekmeyi seviyorsanız akıntının tersine turlar daha iyi, gemi daha yavaş gittiği için fotoğraf çekmeye elverişli bölgeleri daha yavaş geçiyorsunuz. Bizim seyahat planımıza akıntı yönü daha uygun olduğu için onu seçmek durumunda kaldık. Tur gemilerinde oteller gibi yıldız sistemi var. Üç, dört veya beş yıldızlı oluyorlar. Aslında, dört-beş yıldızlılarda yıldızlardan çok geminin bizzat kendisi önemli anladığım kadarıyla. Yıldızların verilme nedeni daha çok geminin büyüklüğü ve dekorasyonun maliyeti ile ilgili. Hizmet kalitesinde çok fark yok gibi görünüyor. Geminin içinde odanın büyüklüğü ve yerine göre de farklı fiyatlar sözkonusu. Daha iyi manzara için üst katları tercih etmek lazım. Taşıt-deniz tutmasına karşı hassassanız geminin ortalarında, alt katta bir odayı tercih edin. Odalar tıpkı bir otel odasına benziyor. Odalarda yatak, çalışma masası, minibar, banyo, televizyon ve elbise dolabı var. Bizim gittiğimiz gemide sabah, öğlen ve akşam yemekleri ücretsizdi ve odaya günde iki şişe su bırakıyorlardı. Turu http://www.chinahighlights.com/yangtzecruise adresindeki iletişim bilgilerinden ayarladık. Parayı Paypal veya banka havalesi ile ödeyebiliyorsunuz. Turu kesinleştirmaden önce pasaport bilgilerinizi istiyorlar, pasaportunuzun hazır olması lazım.
Yemekler hem kalite hem de miktar olarak orta halli. Genellikle açık büfe oluyor. Çin ve Avrupa mutfağından karışık birşeyler yapıyorlar. Son gece sadece Çin yemeklerinden oluşan, daha kaliteli bir menü servis ettiler. Yolcuların çoğu Çinli. Yabancılara biraz daha fazla özen gösteriyorlar. Yabancıları belli masalarda oturtuyorlar ve İngilizce bilen garsonlar servis veriyor. Bizim masada İngiltere’den gelmiş biri siyah gay bir çift vardı. Pek espriliydiler. Garsonumuz acayip sevimli bir kızdı. Alıp eve götürmeyi düşündük. Bazı geceler sahne gösterileri oluyor ama uyduruk şeyler.
Birinci gün saat 17.00’den sonra gemiye yerleşme başlıyor ve gemi saat 20.00’de hareket ediyor. İlk gün akşam yemeği vermiyorlar. Biz, Chongqing’deki rehberimiz Yang’ın önerisi ile marketten birşeyler almıştık. Bir de limanda meyve satanlardan meyve ve yakınlarda bir yerden dürüm alıp akşam güzel bir şekilde karnımızı doyurduk.

Chongqing'in gemiden gece görünümü.
Chongqing’in gemiden gece görünümü.

İkinci gün gemi bir yerde duruyor ve Shibaozhai turu var. Shibaozhai bir tepenin adı ve bu tepede “Red Pavilion” da denen 1750 yılında yapılmış 56 metre yüksekliğinde, 12 katlı ahşap bir pagoda, pagadanın da en üstünde bir tapınak var. Bu 12 katı merdivenlerden tırmanıyorsunuz. Üç Boğazlar Barajı yapıldıktan sonra su seviyesi yükselmiş ve yapının bir kısmı suyun altında kalacağı için çevresine bir set yaparak yapı kurtarılmış. Yakınlardaki bir yerleşim merkezi de yukarı taşınmış. Ziyarete giderken bu yerleşim merkezinin içinden geçiliyor. Buranın halkı meyve ve hediyelik eşya satıyorlar. Pazarlıkla uygun fiyata alışveriş edebiliyorsunuz. Ayrıca içecek ve yiyecek alınabilecek bakkallar var.

Shibaozhai Red Pavilion.
Shibaozhai Red Pavilion.
Shibaozhai ve etrafındaki seti gösteren bir fotoğraf.
Shibaozhai ve etrafındaki seti gösteren bir fotoğraf.
Shibaozhai
Shibaozhai’deki tapınağın içindeki bir kabartma.
Shibaozhai'den görünen nehir manzarası.
Shibaozhai’den görünen nehir manzarası.
Shibaozhai'ye giderken yol üzerinde küçük bir park var.  Bu hayvan büstleri o parkta.
Shibaozhai’ye giderken yol üzerinde küçük bir park var. Bu hayvan büstleri o parkta.

Öğleden sonra “Fengdu Hayalet şehri” turu vardı. Tapınak ve manastırlardan oluşan bu bina topluluğu aslında baraj nedeni ile su altında kaldığı için yukarıda tekrar yapılmış. Opsiyonel olan bu tur 260 RMB olduğu için bu parayı vermeye değer bulmadık ve tura katılmadık. Biz gemide dinlenirken geminin çevresine kurutulmuş balık satan tekneler geldiler. Bu balıkların nasıl yendiğini bilemediğimiz için sadece seyrettik ama Çinli yolculardan balık satın alanlar çok oldu.

Yangtze'de kurutulmuş balık satıcısı.
Yangtze’de kurutulmuş balık satıcısı.
Yangtze'de küçük bir balıkçı teknesi.
Yangtze’de küçük bir balıkçı teknesi.

Üçüncü gün gemi üç boğazlar bölgesine giriyor. Boğazlar, dağların nehre dik olduğu görsel açıdan güzel bölgeler. Birinci boğaz Qutang 8 km sürüyor. Sonra ikinci boğaz Wu Boğazı 45 km uzunluğunda.

YangtzeYangtze

Üç Boğazlar bölgesinden manzaralar.
Üç Boğazlar bölgesinden manzaralar.

Wu Boğazı’nı geçtikten sonra gemimiz kıyıya yanaştı ve bizi daha küçük teknelere aldılar. Küçük teknelerle Shennong Nehrine gittik. Shennong Nehri, Yangtze ırmağına dökülen akarsulardan birisi. Doğal güzelliği ile ünlü. Küçük tekneler de bir süre gittikten sonra durdu, orada da kayıklara aktarıldık. Yerli halkın kürek çekerek idare ettiği bu kayıklar, eskiden balıkçılık amacıyla kullanılırmış. Günümüzde balık azaldığı için işi turistik faaliyete dökmüşler ama kürekçilerin yaş ortalaması 55-60. Gençler bu işi yapmıyormuş, birkaç yıl sonra kürekçi kalmayacağından endişeleniyorlar.

Shennong Nehri'nde Tujia kürekçileri
Shennong Nehri’nde Tujia kürekçileri
Görüldüğü gübü kürekçilerin yaş ortalaması bir hayli yüksek.
Görüldüğü gübü kürekçilerin yaş ortalaması bir hayli yüksek.
Shennong Nehri'nden bir görünüm.
Shennong Nehri’nden bir görünüm.

Yangtze turlarının bir özelliği var, gemide rehberler olmasına rağmen karaya çıkıldığında turistleri yerel rehberlere emanet ediyorlar. Bunu Çin devletinin bölgedeki turizmin yerli halka da ekonomik yarar sağlaması için zorunlu kıldığını söylediler. Shennong Nehrinde de her kayıkta bölgede yaşayan bir azınlık olan Tujia rehberler vardı. Sekiz milyon nüfuslu bu halkın çoğunluğu animistik bir dine bağlıymış ve totemleri beyaz kaplan veya kaplumbağa olurmuş. Müzikleri meşhurmuş ve kadınları çok güzel şarkı söylermiş. Tujia, Çince yerli halk demek. Tujia dilinde Çinli anlamında “misafir halk” anlamında bir kelime kullanılırmış. Bu terimlerden anlaşılacağı üzere o bölgenin gerçek yerlisi Tujialar.

Shennong Nehri'nde bir tekne.
Shennong Nehri’nde bir tekne.
Kürekçiler kendi aralarında şakalaşırken.
Kürekçiler kendi aralarında şakalaşırken.
Kayıklardan inip motorlu tekneye bindik, arkadan gelenler bizim kürekçiler. Evlerine gidiyorlar.
Kayıklardan inip motorlu tekneye bindik, arkadan gelenler bizim kürekçiler. Evlerine gidiyorlar.

Tujia’lı genç bir kadın olan rehberimiz, gezi sırasında bize bölge ve Tujialarla ilgili birçok detay aktardı. Kendisinin ne koşullarda İngilizce öğrendiğini de anlattı. Bizim gençlerimize kıyasla bu insanların çok daha zor koşullarda nasıl tırmalaya tırmalaya bir yerlere geldiğini gördük ve gençliğimizin haline üzüldük.

Tujialı rehberler sohbet ederken.
Tujialı rehberler sohbet ederken.

Üçüncü boğazın adı Xiling, baraj da bu boğaza yapılmış. Gece gemimiz Üç Boğazlar Barajı’na ulaştı. Baraj nedeniyle yaklaşık 100 metre bir su seviyesi farkı oluşmuş. Bundan dolayı gemiler bir seri havuza girerek yoluna devam ediyor ve bu işlem dört saat kadar sürüyor. Birinci havuza girdikten sonra, havuzun kapakları kapatılıyor ve suyu boşaltılıyor. Su, ikinci havuz düzeyine gelince birinci havuzla ikinci havuz arasındaki kapak açılıyor. Gemi ikinci havuza geçiyor ve havuzun kapakları kapatılıyor. İkinci havuzun suyu üçüncü havuz seviyesine gelince aradaki kapak açılıyor ve gemi üçüncü havuza geçiyor. Toplam beş havuz var. Gemi barajı geçmeye çalışırken saat hayli ilerledi ve uyumaya gittik. Sabah kalktığımızda kahvaltıdan sonra baraj turuna gidecektik. Ama ben tuvaletten çıkamadığım için bizim ekip bensiz gitti. Geziden çok memnun döndüler. Hem barajın nasıl yapıldığını anlatmışlar, hem teknik özellikleri hakkında bilgi vemişler, hem de en güzel manzarası olan yerlere götürmüşler. Üç Boğazlar Barajı, dünyanın en büyük barajı. Mimari açıdan çok ilginç, ekonomik açıdan ve selleri önlemesi açısından faydalı, bir yandan da tam bir çevre felaketi.

Solda havuz doluyken, sağda suyu dışarı pompalanmış durumda. Birazdan kapaklar açılacak ve yandaki havuza geçeceğiz.
Solda havuz doluyken, sağda suyu dışarı pompalanmış durumda. Birazdan kapaklar açılacak ve bir sonraki havuza geçeceğiz.

Gemiden Yichang’da indik. Limandan tren garına limandan kalkan bir otobüsle gittik ve bir sonraki durağımız olan Wuhan’a gitmak üzere trene bindik.
Wuhan’da inince havaalanına gitmemiz gerekiyordu. Müşteri arayan bir minibüs şoförü bizi elimizde valizlerle görünce yanaştı. Kısa bir pazarlıktan sonra havaalanına doğru yola çıktık. Uçağımız Guilin’de indiğinde bizi yeni rehberimiz Rong karşılayacaktı.

Kategoriler
Çin gezi notları Gezi notları

Çin’de tren yolculuğu, Chongqing

Çıplak göbekli Çin Halkı ile iç içe mutlu bir tren yolculuğu yaparken.
Çıplak göbekli Çin Halkı ile iç içe mutlu bir tren yolculuğu yaparken.

Çin’de ikinci uzun süren tren yolculuğumuzu Xi’an-Chongqing arasında yaptık. Yataklı tren ile yaptığımız bu yolculuk yaklaşık 11 saat sürdü. Çin’i daha iyi tanımak ve Çinlilerle daha yakın temas kurmak için bir yataklı tren yolculuğu yapmanızı tavsiye ederim. Trene bindikten sonra kondüktörler gelip biletleri alıp yerine bir kart veriyorlar. İnmeden önce de bu kartı tekrar biletle diğiştiriyorlar. Bu hareketin sebebini anlayamadım. Çinliler genellikle yanlarında yiyecek, içecek, temiz çarşaf, oyalanacak oyun, gazete, dergi vesaire tam teşekküllü olarak geliyorlar. Trenin koridorlarında oturacak yerler var, bunlara oturup geleni geçeni, dışarıyı seyrediyorlar. Çok geveze değiller ama kolay göz teması kurup gülümsüyorlar. Birinci ve ikinci tren yolculuklarında 10-12 yaşlarında çocukları olan iki kadınla aynı kompartmanda gittik. Çocukların birisi erkek, diğeri kızdı. Çinlilerin sıkı nüfus politikası nedeni ile tek çocuklu aile çok, ayrıca Çinli kadınlar maddi bir birikim olmadan çocuk yapmak istemiyorlar. Bizim komşuların da tek çocuk olduğunu tahmin ediyorum. Çocuklar el bebek gül bebek yetiştiriliyorlar izlenimi aldım. Hatta bir tanesi kolonyalı mendillerle çocuğun temas edebileceği bütün tren duvarlarını sildi. Çocuklar düzenli aralıklarla beslendi, anne uyurken rahat etmeleri için kendi rahatından ödün verdi. Çocuklar bir hayli iri olmasına rağmen anne ile aynı yatakta yattılar. Bunun bir tasarruf alışkanlığı olduğunu, uzun yıllar ekonomik sıkıntı yaşamış bu ülkenin insanlarının çocuk için ayrı bilet almanın bir israf olduğunu düşündüklerini zannediyorum. Her iki aile de fakire benzemiyordu. Öte yandan, çocukların pek de şımarık olmadığını gözlemledim. O dengeyi nasıl tutturuyorlar pedagogların incelemesi lazım. Yeri gelmişken şunu söyleyeyim, Küba’dan Fas’a, Almanya’dan Güney Afrika’ya çok yer gezdim, bizdeki kadar şımarık çocuklar görmedim.

Chongqing
Çin gezimizin bir ayağının Yangtze nehrinde gemi ile seyahat olmasına karar vermiştik. Gemi, Chongqing’den Yichang’a gidecekti. Chongqing’e sabah varacak, gemiye akşam binecektik. Yani tam bir günümüz vardı. Bu günü değerlendirmenin en iyi yolunun bir minibüs ve bir rehber tutmak olduğuna karar verdik, ve iyi ki öyle yapmışız. İnternetten bulduğum bilgilere göre seçtiğim Lark Trip isimli firmaya (http://lark-trip.com/) e-mail atarak bir tur ayarladım. Sabah bizi gardan almak üzere rehber Yang geldi (Yang Shen, 沈阳, +86-158-2317-3600). 25-30 yaşlarında bir erkek olan rehberimizden çok memnun kaldık. Bizi alışveriş tuzaklarına sokmadığı gibi grubun taleplerini kısa zamanda algılayıp akşama kadar güzel vakit geçirmemiz için elinden geleni yaptı. Gemiye bırakmadan önce de gemideki her şeyin pahalı olduğunu söyleyip bizi bir markete götürüp içecek ve atıştırmalık bir şeyler almamızı sağladı. Minibüs, şoför ve rehber için bahşiş hariç toplam 1150 RMB ödedik.
Chongqing, 7,5 milyon nüfusu ile Çin’in en büyük şehirlerinden birisi. Çevresindeki banliyölerle birlikte nüfusu 30 milyona vuruyor. Çin’in en önemli sanayi ve ticaret merkezlerinden biri ve önümüzdeki yıllarda şehrin daha da büyüyeceği düşünülüyor. Aşırı kalabalık ve çok sayıda çok katlı binalar olan bir şehir. İyi bir şehircilik örneği değil. Tarihi binalar bile dev binaların arasında sıkışmış durumda. Yılda yüz günden fazla sisli olan bu şehir, aynı zamanda dünyanın havası en kirli şehirlerinden biri. Yaşanacak yer değil kısacası.

Huguang Toplantı Binası (Huguang Guild Hall, Huguang Assembly Hall, 重庆湖广会馆)
Afetler sonucu Huguang bölgesinden (günümüzdeki Hubei ve Hunan) göç edenlerin 1759 yılında yaptığı binalar kompleksi. Toplantı salonları, tapınaklar, bir göçmen müzesi ve küçük bahçeler içeren bir yapı. Restore edilerek 2005 yılında açılmış. Giriş 30 RMB.

Huguang Toplantı Binası'nın teleferikten görünümü. Sarı renkli bina topluluğu.
Huguang Toplantı Binası’nın teleferikten görünümü. Sarı renkli bina topluluğu.
Huguang Toplantı Binası ana girişi.
Huguang Toplantı Binası ana girişi.

Huguang Toplantı BinasıIMG_7102

Huguang Toplantı Binası'ndan görünümler.
Huguang Toplantı Binası’ndan görünümler.

Ciqikou 磁器口
Chongqing’in eski çarşısı. Centre Street (Merkez Cadde) ve buna bağlı birkaç sokaktan oluşan bir bölge. Son 60 yıldır hiç değişmediği söyleniyor. Mimarisi çok iyi korunmuş. Zemin katlarda dükkanlar ve lokantalar var. Üst katlarda hala insanlar yaşıyor. Tepeye doğru yürürseniz bir tapınak, nehre doğru yürürseniz bir liman, arada küçük bir ücretle gezilebilecek eski Çin evleri, her tarafta bol miktarda insan var. Chongqing’in en renkli ve mutlaka gezilmesi gereken bölgesi. Öğle yemeğini de burada, bir noodle lokantasında yedik.

Ciqikou ana caddeye çıkan ara sokaklardan biri.
Ciqikou ana caddeye çıkan ara sokaklardan biri.
Ciqikou Ana Cadde
Ciqikou Ana Cadde
Ciqikou Ana Cadde'de tavuk mangal.
Ciqikou Ana Cadde’de tavuk mangal.
Ciqikou'da şekerlemeci.
Ciqikou’da şekerlemeci.
Pamuk şekerle fotoğraf çektiren çocuklar.
Pamuk şekerle fotoğraf çektiren çocuklar.
Ciqikou'da savaş oyuncakları satıcısı.
Ciqikou’da savaş oyuncakları satıcısı.
Bu kadar insana çöp kutusu ne yapsın?
Bu kadar insana çöp kutusu ne yapsın?
Çin'de küçük çocukların altının açık olması adeti var. Çocuk çişi gelince bir yere yapıveriyor.
Çin’de küçük çocukların altının açık olması adeti var. Çocuk çişi gelince bir yere yapıveriyor.
Ciqikou'da kurutulmuş biber satan bir dükkan. Chongqing'in biberi meşhur, acılı yemekleri seviyorlar.
Ciqikou’da kurutulmuş biber satan bir dükkan. Chongqing’in biberi meşhur, acılı yemekleri seviyorlar.
Tolga yemeden önce inceleme yaparken. Birazdan girişecek merak etmeyin.
Tolga yemeden önce inceleme yaparken. Birazdan girişecek merak etmeyin.

Arhat (Luohan) Tapınağı 罗汉寺
Yüksek binaların arasına sıkışmış, fakat güzel bir tapınak. İnşaatı 1067 yılında bitirilmiş bir Budist tapınağı. 700 Arhat heykeli ve 400 Buda heykeli ile meşhur. Yapıldıktan sonra birkaç restorasyon görmüş. En son Japon savaşında ve kültür devriminde hasar görmüş. Şimdiki Arhat heykelleri 1986 yılında yapılmış.
Arhat heykelleri özel bir salonda sergileniyor. Normal insan boyunda, değişik kompozisyonlarda yapılmış güzel heykeller. Giriş 5 RMB.

Binaların arasına sıkışmış Arhat Tapınağı.
Binaların arasına sıkışmış Arhat Tapınağı.
Arhat Tapınağı girişinde duvara asılı bir pano.
Arhat Tapınağı gipişinde duvara asılı bir pano.
Arhat Tapınağı kapısında bekleyen aslanlardan dişi olanı.
Arhat Tapınağı kapısında bekleyen aslanlardan dişi olanı.
Arhat Tapınağı'ndan bir duvar resmi.
Arhat Tapınağı
Arhat Tapınağı'ndaki Arhat heykellerinden birkaçı. Bunlardan 700 tane var.
Arhat Tapınağı’ndaki Arhat heykellerinden birkaçı. Bunlardan 700 tane var.

Teleferik 扬子江索道
Arhat Tapınağının yakınlarında, ırmağın üstünden geçen ve kenti kuşbakışı görmenizi sağlayan bir teleferik var. Bu teleferiği yerli halk evine gidip gelmek için de kullanıyormuş ama bizim gibi turistler de manzarayı görmek için kullanıyor. Şehir çoğu zaman sisli puslu olduğu için doğru düzgün bir manzara görülemeyebiliyor. Bize de puslu bir hava denk geldi maalesef. Ücreti gidiş dönüş 20 RMB.

TeleferikIMG_7340

Tolga’nın Buda’ya benzerliği

Arhat Tapınağı'ndaki Budai ve Tolga.
Arhat Tapınağı’ndaki Budai ve Tolga.

Gezimiz sırasında insanlar sürekli olarak Tolga ile fotoğraf çektirmek istiyordu. Bir süre sonra bunu nedenini keşfettik. Tolga’yı kel kafası ve göbeği ile Buda’ya benzetiyorlardı (Omzunda çuval, elinde veya boynunda tesbih taşıyan ve batıda Gülen Buda denilen bu figür aslında Buda değil, Budai isimli bir kutsal kişi). Tolga da bu insanları kırmadı. Bıkmadan usanmadan onlarca fotoğraf çektirdi. Ben iri bir Çinli’yi andırdığım için benimle ilgilenmemeleri doğaldı ama ekipteki diğer kişilerin Tolga’nın gördüğü aşırı ilgiyi kıskanmış olduklarından şüpheleniyorum.

IMG_6698
Tolga Shaolin Manastırındaki hayranları ile.
Çin'deki son günümüz. Tolga artık şöhrete alışmış, Poz verir hale gelmiş.
Çin’deki son günümüz. Tolga artık şöhrete alışmış, profesyonel poz verir hale gelmiş.
Kategoriler
Çin gezi notları Gezi notları

Xi’an Şehir Duvarı, Müslüman Mahallesi

Şehir Duvarı 西安城墙
Xi’an şehir duvarı dikdörtgen şeklinde, toplam 13,7 km uzunluğunda ve eski şehirle yeni şehri ayırıyor. 900 yılı civarında bugünkü şeklini almış. Daha sonra birkaç kez restorasyon görmüş. Dünyanın en uzun ve en iyi korunan şehir duvarlarından birisi olarak kabul ediliyor. Duvarın yüksekliği 12 metre, genişliği ise tabanda 15-18 metre, tepede 12-14 metre. Dolayısı ile duvarın üzeri bir yol genişliğinde, ulaşım araçları kullanılabiliyor. Duvarın dışında su dolu bir hendek var. Duvara birkaç yerden çıkılabiliyor, ama en güzeli Güney Kapısı (Yongningmen 永宁门). Çan kulesinden güneye doğru 10-15 dakikalık bir yürüyüşle Güney kapısına ulaşılabiliyor. Güney kapısında zaman zaman gösteriler yapılıyor ve burada bisiklet de kiralamak mümkün. Bisikletle bütün şehir duvarı 1,5-2 saatte turlanabiliyor. Ayrıca elektrikli arabalarla da tur yapılabiliyor. Sıcak havalarda yanınıza şapka ve su almayı unutmayın, kuruyarak pişersiniz, benden söylemesi. Duvara çıkmak 54 RMB, bisiklet kiralamak 100 dakikası 40 RMB, sonraki her 10 dakika 5 RMB, depozito 200 RMB. Elektrikli arabalarla tur arabanın kalitesine göre 80-120 RMB.

Xian Şehir Duvarı Güney Kapısı
Xian Şehir Duvarı Güney Kapısı
Şehir Duvarı'nın üstü adeta bir sokak gibi. Solda sergi bile açmışlar.
Şehir Duvarı’nın üstü adeta bir sokak gibi. Solda sergi bile açmışlar.
Duvarın üstünde bisikletle gezilebiliyor.
Duvarın üstünde bisikletle gezilebiliyor.

Xian Şehir DuvarıXian Şehir DuvarıXian Şehir Duvarı

Duvarın üzerindeki eskiden gözetleme kulesi ve askeri bina olarak yapılan yapılar ışıklandırılmış.
Duvarın üzerindeki eskiden gözetleme kulesi ve askeri bina olarak yapılan yapılar ışıklandırılmış.

Müslüman Mahallesi
Çin’in eski başkentinde, tam şehrin göbeğinde bir Müslüman Mahallesi var. Alışveriş yapılan çok sayıda dar sokak, lokantalar, şekerlemeciler, seyyar satıcılar, akşamları mahşeri bir kalabalık ve adeta yağlı denebilecek pis zeminli sokaklar bölgenin karakteristik özellikleri. Bu müslümanlar, Uygur ya da başka bir milliyetten değil, bildiğiniz Çince konuşan Çinliler. Xi’an’da toplam 50 bin kişi olan bu topluluk, şehirdeki merkezi konumları ve yiyecek içecek sektöründeki egemenlikleri ile Xi’an’ın karakteristik bir özelliği haline gelmiş. Biliyorsunuz, herkes yemek yer. Xi’an da birkaç gün kalırsanız yolunuz müslüman mahallesine muhakkak birkaç kez düşüyor.

Müslüman Mahallesinden gece görünümü.
Müslüman Mahallesinden gece görünümü.
Müslüman Mahallesi, Xian
Hediyelik eşya satıcısı.
Heykel-biblo türü hediyelikler.
Heykel-biblo türü hediyelikler.

Huiler
Peki bu müslümanlar kim? Çinli Müslümanlara Hui deniyor. Huiler resmen azınlık statüsünde. Çin’de toplam 10,5 milyon civarındalar. Çin’in resmi olarak tanıdığı 55 azınlığın 10 tanesi müslüman gruplar. Diğer dokuz gruba girmeyen, çoğunluğunun anadili Çince olan müslümanlara Hui deniyor. Çin’de çok geniş bir coğrafyaya yayılmış durumdalar. Huilerin kökeni tartışmalı, geniş bir coğrafyaya dağıldıkları düşünülürse, hepsinin tek bir kökeni olma ihtimali zayıf. Klasik kaynaklarda Çin’den mal alıp mal satan Orta Doğu’lu ticaret erbabının Çin’e yerleşmesi, burada Çinli halkla karışıp müslümanlığı yayması ile oluşan bir topluluk şeklinde tarif edilmiş. Ancak, bilimsel çalışmalar bu hipotezi desteklemiyor, çünkü Hui kadınlarının %7’sinde Orta Asya-Orta Doğu mitokondrial DNA’sı var (Çinlilerde %0, Uygurlarda %50). Mitokondrial DNA sadece anne tarafından geliyor. Eski çağlarda tüccarların neredeyse tamamının erkek olduğu düşünülürse, Çin’e yerleşen tüccarlar hipotezi yetersiz kalıyor. Biraz daha akademik kaynaklara bakınca 652 yılında Sasani Devletinin yıkılmasından sonra Çin’e bir İranlı göçünden söz edildiğini görüyoruz. Tarihte bunun gibi küçük küçük göçler olduğu anlaşılıyor. İslam öncesi dönemde Xi’an’a Semarkand ve Buhara’dan göç eden 10 bin Türk ailesinden de söz ediliyor. Bunların müslümanlığın Çin’e gelmesiyle müslümanlaştığını söyleyenler var. Tarihi kaynaklarda Çin’de müslümanların varlığından 8. yüzyıldan itibaren bahsediliyor. Ondan sonraki bin üçyüz yılda iyi günler, kötü günler görmüşler. Örneğin Moğol yönetimi döneminde Çinlilerden daha avantajlı durumdalarmış. Zaman zaman Çin Ordusunda yüksek yerlere gelmişler. Bazı dönemlerde asimilasyon politikasına uğramışlar. Birkaç isyan çıkarmışiar, kanlı şekilde bastırılmış. Paradoks şekilde, kömünist dönem en rahat ettikleri dönemlerden biri gibi görünüyor.

Nasıl bir İslam?
Çalışkan, işini ciddiye alan insanlar. Elit Huilerin İslam’ın yanısıra Konfüçyusçuluk konusunda da eğitim aldıkları söyleniyor. İslam’ın konfüçyusçulukla uyuştuğunu, Budizm ve Taoculukla uyuşmadığını düşünürlermiş. Yaklaşık yarısı Gedimu (Kadim kelimesinin Çince telaffuzu, Çin’e erken İslam döneminde gelen Hanefiliğin devamı), Sufilik yaygın ve Nakşibendi tarikatinin Huiler arasında takipçilerinin olduğu biliniyor. Domuz eti konusunda çok katılar, onun dışındaki İslami kurallar konusunda katı değiller. Sünnet olmayanları çokmuş. Biliyorsunuz sünnet sünnettir.
Xi’an daki Müslümanların ancak esnaf olanları hakkında izlenimlerimiz var. Güleryüzlü, yumuşak insanlar. Çinlilerin kendilerini ticarette güvenilir buldukları söylenir. Erkekler takke, kadınlar başörtüsü takıyor. Genç kadınlarda başörtüsü yerine takke takanlar çok. Başörtülü ve kısa etekli olanları var, kolları açık olabiliyor. Göğüs-omuz bölgesi her zaman kapalı. Kadınlar ve erkekler birlikte çalışıyor. Kadın imamları varmış, ama sadece kadınlara namaz kıldırırmış.

Müslüman Mahallesi'nde bir satıcı.
Müslüman Mahallesi’nde bir satıcı.

Müslüman Mahallesi ve yemekler
Huilerin çalıştırdıkları lokantalar ve yiyecek içecek satan seyyar satıcılar fazla hijyenik değil, ama bu konuda diğer Çinlilerden çok farkları yok. Giderken Hindistan’a uğrarsanız hepsi size çok temiz gelecektir. Yaptıkları şekerlemeler ve kebaplar çok başarılı. Lokantalarda ve dükkanlarda tek tük Uygurların da çalıştığı gözleniyor. Erik şerbeti, çöp şişe geçirilmiş üçgen bir yumurtalı pirinç hamuru tatlısı bir sürü seyyar satıcıda satılıyor. Bazıları bu üçgen tatlıyı çok güzel yapıyorlar. Küçük ve kalın bir bazlama içine koydukları, sandviç gibi satılan, uzun saatler buharda pişirilen bir et yemeği var, çok lezzetli (Rou Jia Mo 肉夹馍). Bunu muhakkak tadın. Müslüman Mahallesi dışında domuz etinden yapılıyor ona göre. Bu yemeğin milattan önceki yıllarda da yapıldığını söylüyorlar, muhtemelen dünyanın en eski sandviçi. Benim kötü bir huyum var, çok zaman yemeği görünce fotoğraf çekmeyi unutuyorum. Onun için bunların fotoğrafı yok. Bol miktarda şiş kebapları var. Koyun eti, tavuk, kalamar çok kullanılıyor. Şiş kebap konusunda iyiler, ama Uygurların daha iyi olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Noodle’ları çok meşhur. Özellikle Davul Kulesi’ne bakan taraftakiler en iyileri. Yerfıstığı gibi çeşitli kuruyemişleri şekerle döverek helvaya benzer şekerlemeler yapıyorlar ve bunlar lezzetli şeyler.

Şiş kebapçı.
Şiş kebapçı.
Müslüman Mahallesi'nde bir lokantanın içi.
Müslüman Mahallesi’nde bir lokantanın içi.
Fistık ve şekeri tokmakla döverek şekerleme yapıyorlar.
Fistık ve şekeri tokmakla döverek şekerleme yapıyorlar.

Xi’an Büyük Camii 西安大清真寺
742 yılında yapılmış ve sonraki dönemlerde zaman zaman genişletilmiş, restore edilmiş. Çin’in en eski ve en meşhur camilerinden birisi. Klasik Çin mimarisi ile yapılmış caminin kubbesi ve minaresi yok. Bahçesi dört bölümden oluşuyor ve her bahçe bölümünden ötekine Çin tarzı bir kapıdan geçiliyor. Namaz kılınan ana salon dördüncü bahçenin sonunda. Karşı tarafa namaz kılınan ana salon alınırsa, sağ ve sol tarafta içinde eski eserler bulunan binalar var. Özellikle sağdaki bina ilginç. İçinde eski yazıtlar, kabartmalar var. Ejderha falan gibi Çin motifleriyle İslam kültürünün sentezi eserler görüyorsunuz. Bahçe içinde havuz ve birkaç yazıt bulunuyor.
Giriş 25 RMB. Müslüman olmayanların bahçede ve ek binalarda gezmeleri serbest ama asıl caminin (namaz kılınan salonun) içine girmelerine izin vermiyorlarmış. Girişte omuzları açık kadınlara şal veriyorlar ama eteğe ve açık başa izin veriyorlar. Biz gittiğimizde namaz vaktiydi. Namaz kılınırken etrafta başı açık ve etekli kadın turistler rahatça dolaşıyor. Hatta onları görünce gülümseyerek selam veriyorlar. Dualar Arapça okunuyor. Cemaat içinde birkaç Pakistanlı-Hintli ve birkaç Ortadoğulu da vardı. Caminin çıkış kapısına yakın bir hediyelik eşya dükkanı var, buradan alacak bir şey bulamadık çeşit pek az. Türkiye’den geldiğimizi duyunca ilgi gösterdiler biraz muhabbet ettik.

Bahçedeki kapılardan biri.
Bahçedeki kapılardan biri.
Namaz kılınan ana bina, cemaat namazdan sonra dağılırken.
Namaz kılınan ana bina, cemaat namazdan sonra dağılırken.
Caminin bahçesinde telefon muhabbeti yapan bir müslüman kadın.
Caminin bahçesinde telefon muhabbeti yapan bir müslüman kadın.
Caminin ek binalarından birinin içi.
Caminin ek binalarından birinin içi.
Ahşap üzerine süslemeli yazı.
Ahşap üzerine süslemeli yazı.
Bahçe duvarının içi yüzündeki süslemeler.
Bahçe duvarının içi yüzündeki süslemeler.
Bahçede, kaplumbağa (bixi) üzerine yerleştirilmiş yazıtlar. Çin mitolojisinde Ejderha Kral'ın dokuz oğlundan birisi olan bixi, Orhun yazıtlarında da kaide olarak kullanılmış.
Bahçede, kaplumbağa (bixi) üzerine yerleştirilmiş yazıtlar. Çin mitolojisinde Ejderha Kral’ın dokuz oğlundan birisi olan bixi, Orhun yazıtlarında da kaide olarak kullanılmış.
Kategoriler
Çin gezi notları Gezi notları

Terrakotta Askerleri

Terrakotta Askerlerine Toprak Askerler veya Toprak Ordu da denir (兵马俑, asker ve at mezar heykelleri anlamına gelir). 1974 yılında kuyu açmak için kazı yapan köylüler, insan boyunda, pişmiş topraktan bir asker heykeli bulurlar. Yetkililere haber verirler. Bölgeye gönderilen arkeoloji ekibi, 20. yüzyılın en ilginç arkeolojik keşiflerinden birini yapar; toprak altında binlerce askerden oluşan bir heykel ordusu.
Bölge, 40 yıldır kazılıyor ve daha tamamen açılamamış. Toprağın altından çıkarılanla birlikte 8000’den fazla asker, 130 at arabası, 520 at, 150 süvari atı olduğu tahmin ediliyor. Bunlardan başka memur, akrobat, müzisyen heykelleri ve çok sayıda silah çıkarılmış. Bölge tabii ki UNESCO kültür mirası listesine alınmış.
Terrakotta Askerleri, “Emperor Qin Shi Huang’s Mausoleum Site Park” içinde sergileniyor.

Parkın girişi
Parkın girişi

Terrakotta Askerlerinin bulunduğu yerin üstünü kapatacak bir yapı yapılmış, çukurların yan tarafında bir antik silahlar sergisi var ve bir de kazılarda çıkan bir bronz at arabası sergileniyor. Bu at arabası da çok önemli bir arkeolojik buluntu olarak niteleniyor. İmparatorun mezarının yanından çıkarılmış ve mezarın içinde neler olabileceği hakkında bir fikir de veriyor.
Parkın içinde, askerlerden 1,5 km uzakta İmparatorun mezarı var, ayrıca üç küçük müze yapım halinde. Bu bölgede -şimdilik- görülecek fazla bir şey olmadığı için ancak vaktiniz bolsa ziyaret etmeniz öneriliyor. Bilet fiyatı 1 Mart 30 Kasım arasında 150 RMB, diğer zamanlarda 120 RMB. Xi’an tren istasyonundan müzeye düzenli olarak bir otobüs çalışıyor. 306 numaralı otobüs yaklaşık bir saatte müzeye gidiyor ve fiyatı 7 RMB.

Parka girdikten sonra hediyelik eşya dükkanları var. Bunlardan bir tanesinde heykelleri bulduğunu söyleyen bir adam kitap imzalıyor. Kitapları da 150-200 RMB’ye satıyorlar. Bu adam sahteymiş kanmayın. Ayrıca hediyelik küçük Terrakotta Askerleri satıyorlar. Bunları da şehirden beşte biri fiyatına alabilirsiniz.
Biz gittiğimizde Ağustos ayıydı ve büyük bir kalabalık vardı. Bu da fotoğraf çekmeyi zorlaştırıyor. Hatta 1. çukur dışındaki yerlerde düzgün bir fotoğraf çekmek imkansız gibi. Buraya gidip iyi fotoğraflar çekmek gibi bir hayaliniz varsa en tenha zamanlarının 8 Ekim-31 Aralık veya Mart ayı olduğunu bilmenizde fayda var.

Heykellerin yerleştirildiği dört büyük çukur var, heykellerin 6000 kadarı birinci çukurda bulunmuş. Şu an 2000 kadarı sergileniyor. Birinci çukur 230×62 metre boyutlarında ve içindeki 11 koridorda askerler sıralanmış durumda. Eskiden koridorların üzerinde tahtadan bir tavan varmış. Tahtanın üzerinde sazdan bir tabaka, onun üstünde kil bir tabaka ve en üste de sıkıştırılmış toprak koymuşlar.

1. çukurun doğudan görünümü.
1. çukurun doğudan görünümü.

Terrakotta AskerleriTerrakotta AskerleriIMG_6804

1. Çukurdaki askerlerden görünümler.
1. Çukurdaki askerlerden görünümler.

İkinci ve üçüncü çukurlar daha küçük. İkinci çukurda atlılar, piyadeler ve at arabaları, üçüncü çukurda subaylar ve bir at arabası var. Dördüncü çukur ise boş çıkmış. Planlanan heykellerin tümünün bitirilemediği için dördüncü çukurun boş kaldığı tahmin ediliyor.

3. Çukurdan bir görünüm.
3. Çukurdan bir görünüm.
Askerlerden birinin yakından görünümü.
Askerlerden birinin yakından görünümü.
Bir asker atıyla birlikte.
Bir asker atıyla birlikte.
Yukarıdaki askeri seyreden Çinli kız
Yukarıdaki askeri seyreden Çinli kız

Heykeller birbirinin benzeri değil her birinin yüz şekli değişik. Bu askerler aslında renkli boyalarla boyanmış, ancak toprak altından çıkarılan askerlerin boyaları dört dakika içinde pul pul dökülüyormuş. Son yıllarda bu boya dökülmesi ile başedecek bir yöntem geliştirmişler.

Askerlerin restorasyonunu gösteren bir pano.
Askerlerin restorasyonunu gösteren bir pano.
Toprağın altından yeni çıkmış bir asker başı. Orijinal boyası ve solmuş renkleri ile.
Toprağın altından yeni çıkmış bir asker başı. Orijinal boyası ve solmuş renkleri ile.

Üstteki fotoğrafın kaynağı: National Geographic

Askerlerin orijinal renkleri.
Askerlerin orijinal renkleri.

Üstteki fotoğrafın kaynağı:  People’s Daily Online

Bu yeraltı ordusu Çin’in ilk İmparatoru Qin’in mezarının 1,5 km doğusunda (Çin diye okunur, Çin adı buradan geliyor). İmparatoru ölümden sonra korumaları için oraya yerleştirildikleri sanılıyor. Askerlerin yüzleri doğuya doğru dönük. İmparatorun fethettiği bölgelerden gelecek tehlikelere karşı hazır gibiler.
İmparator Qin Shi Huang, MÖ 246 yılında Qin Krallığının tahtına geçmiş. MÖ 221 yılında savaşan küçük krallıkları birleştirerek tarihte ilk kez Çin’in birliğini sağlamış. Tahta geçer geçmez kendi mezarının da yapımına başlamış. Çinli tarihçi Sima Qian’ın MÖ 109 yılında yazdığı kitapta İmparatorun mezarında bronzdan dağlar tepeler, cıvadan ırmaklar denizler, mücevherden Güneş, Ay ve yıldızlar, hazineler, küçük saraylar olduğu, mezara girecek olanları öldürmek için otomatik ok ve yaylar yapıldığı, mezarın yapımında 700 bin kişi çalıştığı yazılı. Tarihçinin yazdığına göre mezar bitirilip imparator içine yerleştirildikten sonra mezara ait bilgileri kimseye anlatmasınlar diye içindeki ustalarla birlikte mezar kapatılmış. Üzerine toprak yığılmış, ağaçlar dikilmiş ve normal bir tepe görünümü verilmiş.

İmparator Qin Shi Huang. 19. yüzyıldan kalma, çizeri bilinmeyen temsili resim.
İmparator Qin Shi Huang. 19. yüzyıldan kalma, çizeri bilinmeyen temsili resim.

Sahiden de 1974 yılına kadar orada bir mezar olduğu unutturulmuş (Hikaye Cengiz Han’ın mezarının hikayesini andırıyor. Acaba onun da bulunduğunu bir gün görür müyüz?).
İşin tuhaf tarafı, tarihçi toprak askerlerden hiç bahsetmiyor. İşin başka bir tuhaf tarafı da şu ki, asıl mezar hala açılmamış durumda. Bölgede, 2012 yılında 690×250 metre boyutlarında yeni bir saray bulunmuş ve kazılmaya başlanmış.
İmparator Qin, ölümsüzlükle kafayı bozmuş. Üç kez suikast girişiminde bulunulması, ölüm korkusunu daha da artırmış. Efsanelerde Zhifu Adası’nda ölümsüzlük iksiri bulunduğu söylendiği için üç kez adaya gidip iksiri aramış. Çin efsanelerine göre bir adada bulunan Penglai Dağı’nda yaşayan 1000 yaşındaki büyücü Anqi Sheng ölümsüzlük iksirinin sırrını biliyormuş. İmparator, büyük gemilerle büyücüyü aramaları için bir grup insan göndermiş. Bu gemiler hiç geri dönmemiş. Gemidekilerin elleri boş dönünce imparatorun kendilerini öldüreceğini düşünerek Japonya’ya yerleştikleri söylenir. İlaçlarla uğraşan bir çok insanı istediği iksiri yapamadılar diye öldürtmüş. Ölümünden bir yıl önce Sarı Nehir yakınlarına bir meteor düşmüş. Meteorun üstünde “İmparator ölecek, ülkesi parçalanacak” yazıyormuş. Adamlarını bölgeye gönderip bunu kimin yazdığını öğrenmelerini istemiş. Olayı kimse üstlenmeyince bölgedeki herkesi öldürmüşler, meteoru da yaktıktan sonra toz haline getirmişler. Ölümsüz olmak için cıva içmekten dolayı cıva zehirlenmesinden 39 yaşında ölmüş.

İmparatorun Pengai Dağı'nı bulmak için gönderdiği gemiler.  Japon ressam Utagawa Kuniyoshi tarafından 1840 civarı yapılan resim.
İmparatorun Pengai Dağı’nı bulmak için gönderdiği gemiler. Japon ressam Utagawa Kuniyoshi tarafından 1840 civarı yapılan resim.

Peki ya İmparator Qin’in mezarı?
Bronzdan dağlar, cıvadan ırmaklar, mücevherden yıldızlar bulunan bu mezarın açılmasını bütün arkeoloji dünyası heyecanla bekliyor ama mezar bir türlü açılmıyor.
Mezarın açılması gerektiğini savunanlar, mezarın deprem bölgesinde olduğunu, ayrıca güvenlik önlemlerine rağmen soygun tehlikesi bulunduğunu ve mezarın bir an önce açılması gerektiğini savunuyorlar. Çin yetkililerinin açıklaması ise yıllardır değişmiyor; Henüz teknolojik olarak hazır değiliz.
National Geographic’deki bir belgeselde Amerikalı bir arkeolog, Çinlilerin İmparator Qin’in ruhundan korktukları için mezarı açmadığını söylemişti. Ben Çinlileri tanıdığım kadarı ile öyle ruhtan falan korktuklarına inanmıyorum. Hatta belki de gizlice açmış bile olabilirler. En azından sondajlar yapıp araştırma yaptıları tahmin ediliyor, çünkü görgü tanıkları mezarın olduğu bölgede toprakta çok sayıda delik açıldığını söylüyor. Komplo teorilerini görmezden gelirsek, Çinlilerin mezarı açmayışındaki teknolojik olarak hazır olmama gerekçesini biraz açalım. Daha önce söylediğim gibi, askerler aslında boyalı ama Çinli arkeologlar bunların boyasının hava ile temas edince dökülmesini uzun süre önleyememişler. Mezarda da benzer durumlarla karşılaşmaktan korkuyorlar. Bir de civa sorunu var. Eğer gerçekten mezarda civadan ırmaklar varsa, ki mezarın yanındaki topraklarda normalin 10 katı civa saptanmış, mezar hava alınca cıva uçup kaybolacaktır. Zaten kapalı bir alanda civa buharı oraya girmeye çalışan insanları öldürebilir. Önce oksijen tüplü arkeologların mezara girip civanın uçmasını engelleyecek bir yöntem bulmaları gerekiyor. Belki de şu an laboratuvarda bununla ilgili bir yöntem geliştirmeye çalışıyorlar.

Kategoriler
Çin gezi notları Gezi notları

Xi’an Banpo Müzesi, Çan ve Davul Kuleleri

Shaolin Manastırını Ziyaret ettikten sonra rehberimiz Lisa bizi Luoyang tren istasyonuna bıraktı ve hızlı tren ile yaklaşık iki saat süren bir yolculuktan sonra Xi’an’a vardık. Xi’an, 5,5 milyon nüfuslu bir şehir. Çin’in en eski yerleşim merkezlerinden, eski başkentlerinden ve Terracotta Askerleri ile meşhur bir şehir.
Xi’an bir turist olarak vakit geçirmesi hoş bir şehir. Şehrin en renkli mahalleleri şehir duvarının iç tarafında toplanmış durumda ve yürüyerek gezmesi hayli zevkli. Yürürken bir pazara veya tabelacılar sokağı gibi esnafların toplandığı sokaklara rastlıyorsunuz.
Terracotta Askerlerinin bulunduğu bölge, şehir merkezinden 30 km uzakta. Ziyaret için otobüs ile gidilebilir, ancak biz sekiz kişilik bir grup olduğumuz ve kişi başına düşen maliyet az olacağı için bir minibüs ve rehber tutmayı tercih ettik. Tripadvisor forumlarında Michael Young adlı bir rehberden memnun kaldıklarını gördüm, bunun için kendisine mail atıp bize rehberlik yapıp yapamayacağını sordum. O tarihlerde meşgul olduğunu ama bize iyi bir rehber bulacağını söyledi. Michael, bizi tren garından alıp otele bırakacak bir minibüs de ayarladı (200 RMB).
Dört yıldızlı Grand Metropark Xi’an oteli, Çin’deki en lüks otelimizdi. Aynı zamanda Çin’deki en yavaş ve beceriksiz resepsiyon görevlilerine sahipti. Neyse, otele yerleştikten sonra bir sorun yaşamadık ve yeri de iyi sayılırdı.

Xi'an'ın dış bölgelerinde ve Çin'in pek çok yerinde böyle taze binlerce inşaat var. Çin'de bir inşaat balonu oluştuğu ve bunun patlaması durumunda Çin ekonomisini zor günler beklediğini iddia edenler var.
Xi’an’ın dış bölgelerinde ve Çin’in pek çok yerinde böyle taze binlerce inşaat var. Çin’de bir inşaat balonu oluştuğu ve bunun patlaması durumunda Çin ekonomisini zor günler beklediğini iddia edenler var.

Ertesi sabah minibüs geldi ama rehber ortada yoktu. 15-20 dakika sonra bir rehber geldi ve geciktiği için özür diledi. 30 yaşlarında zayıf bir kadındı. Programda Terracotta Askerleri olmasına rağmen bizi önce Banpo Müzesine götürmek istedi. Oraya gittiğikten sonra bir de hediyelik eşya dükkanına götürdü (rehberler hediyelik eşya dükkanlarından komisyon alıyorlar). Biz geciktiğimiz için gerilmeye başlamıştık. Terracotta Askerlerine götürdükten sonra iyi bir lokanta bildiğini söyleyip bizi akşam yemeği için oraya götürdü. Lokanta, hem pahalı hem de kötüydü (Çin’deki normal işleyişte, turistlerin gittiği lokanta, rehber ve şoföre ücretsiz yemek veriyor, ancak bu lokantanın fiyatlarından rehbere bir de komisyon verdikleri belli oluyordu). Önceden iki günlük anlaşmamıza rağmen, bu rehbere bir günlük parasını verip gönderdim. Pahalı yemeğe de göz yumabilirim ama bir de kötü olması bardağı taşıran son damla oldu.

Terracotta askeri kılığında ben.
Terracotta askeri kılığında ben.

Banpo Müzesi 西安半坡博物馆
Neolitik döneme, milattan önce 4000 yılına ait bir yerleşim merkezinin üzerine kurulmuş bir müze. İnsanların tarım yapmaya başladıkları, aynı zamanda avcı-toplayıcılıkla da geçindikleri bir dönemi yansıtıyor. Banpo Müzesinden çıkan iskeletler, bugünkü Güney Çin halkına benzer morfolojik özelliklerdeymiş. Aradaki süreçte Kuzey Çin halkının güneye doğru göçtüğü ve daha kuzeyden gelen göçlerle kuzey Çin’in etnik yapısının değiştiği gibi bir hipotez kurulabilir. Bu anlamda, Kuzey Çin halkının Orta Asya halkı ile bir genetik akrabalığı olduğu söylenebilir. Kazılarda çıkan iskeletler boy ortalaması olarak bugünkü Çin halkı ile aynıymış, ama ortalama 30-40 yaşlarında ölüyorlarmış. Banpo antik yerleşiminde anaerkil bir toplum düzeni hakimmiş. Rehberimiz, evlerin kadınlara ait olduğunu, erkeklerin köyün ortasındaki büyük bir evde kaldığını ve kadının istediği erkeği evine aldığını anlattı. Bu erkekler açısından iyi bir şey mi kötü bir şey mi karar veremedim. Çin harflerinde soyadını simgeleyen karakterde anneyi simgeleyen bir bileşen var. Bunun, Çin’in anaerkil geçmişinden kalan bir iz olduğu düşünülüyor.

Banpo Müzesi kazı alanının genel görünümü.
Banpo Müzesi kazı alanının genel görünümü.
Kazı alanındaki evlerin temsili maketi.
Kazı alanındaki evlerin temsili maketi.
Kazıda çıkan iskelerlerden birkaçı.
Kazıda çıkan iskelerlerden birkaçı.

Banpo yerleşim merkezi, Çin’in bu bölgesinde MÖ 5000-3000 yılları arasında var olan Yangshao Kültürü’ne ait en önemli kazı alanı. Yangshao insanlarının darı, pirinç, buğday yetişdirdikleri, domuz, tavuk, koyun, keçi, sığır ve köpek besledikleri biliniyor. Kadınlar bir kumaş parçasını bedenlerine dolarmış. Erkekler ise belden aşağılarını örterlermiş. Kadınlar da erkekler de saçlarını uzatıp topuz yaparlarmış. Kenevir veya ipekten yapılmış giysileri varmış, dolayısı ile ipek böceği yetiştirdikleri de düşünülüyor.
Müzeye giriş 65 RMB.

Kazıda çıkan kafataslarından tahmini rekonstrüksüyon yüzler.
Kazıda çıkan kafataslarından tahmini rekonstrüksüyon yüzler.
Banpo Müzesi
Müzede o zamanın yaşamı üç boyutlu olarak temsil edilmiş.

Banpo Müzesi

Buharda pişirme için kullanılan mutfak aletleri.
Buharda pişirme için kullanılan mutfak aletleri.
Kazıda çıkan çömleklerde bu ve buna benzer motiflere sık rastlanmış. İnsan yüzü ve iki balık. Bu figür aynı zamanda müzenin simgesi.
Kazıda çıkan çömleklerde bu ve buna benzer motiflere sık rastlanmış. İnsan yüzü ve iki balık. Bu figür aynı zamanda müzenin simgesi.
Çömleklerde bulunan işaretler (soru işareti hariç). Bu işaretler henüz çözülememiş. Bir yazı olduğunu öne sürenler olduğu gibi ailelere ait işaretler olduğunu düşünenler de olmuş. Bugünkü Çin harflerinin bileşenleri olduğunu düşünenler de var. Ben de Orhun Yazıtlarındaki runik harflerle benzerliğine dikkati çekeyim.
Çömleklerde bulunan işaretler (soru işareti hariç). Bu işaretler henüz çözülememiş. Bir yazı olduğunu öne sürenler olduğu gibi ailelere ait işaretler olduğunu düşünenler de olmuş. Bugünkü Çin harflerinin bileşenleri olduğunu düşünenler de var. Ben de Orhun Yazıtlarındaki runik harflerle benzerliğine dikkati çekeyim.
Müze'de yer alan bir dükkanda satılan, çevredeki köylülerin yaptığı resimler.
Müze’de yer alan bir dükkanda satılan, çevredeki köylülerin yaptığı resimler.

Müzeden çıkınca rehberimiz bizi bir hediyelik eşya dükkanına götürdü. İngilizce konuşan bir dükkan görevlisi bize Terracotta Askerleri’nin nasıl yapıldığını kısaca anlattı. Sonra bizi alışveriş bölümüne soktular. Çok çeşitli ve kaliteli hediyelik eşya bulunan bu dükkan, turistleri kazıklamak için özel olarak tasarlanmıştı. Çok beğendiğimiz bir kaç nesneyi çetin pazarlıklarla üçte biri falan fiyatına aldık. Daha sonra Terrakotta Askerleri’ni görmek üzere yola çıktık. Gezimizin bu kısmını bir sonraki yazıda anlatacağım.
Akşam otele döndükten sonra şehri keşfetmeye çıktık. Xi’an’ın düzenli, ızgara şeklinde bir şehir planı var. Geceleri bazı köşebaşlarında seyyar lokantalar kuruluyor. Buralarda ızgara, noodle ve envayi çeşit yiyecek bulunuyor. Bu seyyar lokantaların bir kısmı bira da satıyor ve biralar ucuz.

Çan Kulesi ve Davul Kulesi (Bell Tower&Drum Tower, 西安钟楼 西安鼓楼)
Budist geleneğinde davullar ve çanların özel bir yeri var. Budist tapınaklarında her zaman bulunan bu nesneler, günün belli zamanlarını, toplantıları haber vermek için kullanılır. Kimi yerlerde bu aletlere bir de gong ve ses çıkaran metal veya tahta balıkları da eklerler. Bu Budist simgeler, Xi’an’ın tam merkezinde yapılan Çan Kulesi ve Davul kulesine de esin kaynağı olmuş. Bu iki kule birbirine çok yakın, bir meydanın iki tarafında yer alıyorlar. Çin’in başka yerlerinde de böyle kuleler var ama herhalde en meşhurları Xi’an’dakiler. Bu kulelerden Çan Kulesi 1384’te, Davul Kulesi 1380’de yapılmış. Çan Kulesi’ndeki çan güneş doğarken, Davul Kulesi’ndeki davul ise güneş batarken çalınırmış. Bu iki kule kombine bir biletle gezilebiliyor. Bilet ücreti bir kule için 35 RMB iki kule için 50 RMB. Gece dışardan görünümleri çok güzel.

Gece Çan Kulesi ve önünde poz veren bir aile.
Gece Çan Kulesi ve önünde poz veren bir aile.
Davul Kulesi'nin gece görünümü.
Davul Kulesi’nin gece görünümü.
Kategoriler
Çin gezi notları Gezi notları

Longmen Mağaraları, Shaolin Tapınağı

Pekinden sonraki durağımız Luoyang’dı. Luoyang, 2 milyon nüfuslu bir şehir. Çin’in eski başkentlerinden birisi olması nedeni ile tarihsel açıdan önemli bir şehir. Bizim Luoyang ziyaretimizin iki amacı vardı, Longmen Mağaraları ve Shaolin Tapınağını görmek. Pekin’den G667 yataklı treni ile 16:53’te yola çıktık ve 21:04’te Luoyang’a vardık. Taksiye binerek otelimize gittik. Luoyang Heartland International Youth Hostel adındaki otelimiz küçük, ucuz ve temiz bir oteldi. İki kişilik odaya yaklaşık 50 TL verdiğimiz bu otelde çok rahat ettik. Otele yerleştikten sonra yemek yemeye çıktık ve otelin hemen yakınlarında bir Uygur lokantası bulduk.
Türünün en iyi örneklerinden olmasa da tatmin edici bir lokantaydı.
Sabah, otelin önündeki bir seyyar satıcıda börek türü güzel bir kahvaltı yaptık. 1-2 lira gibi bir para ödedik. Sonra, rehberimiz Lisa bizi almaya geldi. Luoyang’da gideceğimiz mesafeler uzun olduğu ve buraya bir günden fazla zaman ayırmak istemediğim için bir minibüs, şoför ve rehber ayarlamıştım. Lisa, tecrübeli ve zarif bir rehber. Eğer Luoyang’a gidecek olursanız tavsiye ederim. Kendisi ile woaibaby0918@163.com e-mail adresinden temas kurabilirsiniz. Lisa, bizden araç kirası ve şoför de dahil 1550 RMB aldı.
Minibüse doluşup Longmen Mağaralarına doğru yola koyulduk.

Luoyang'daki ekibimiz. Yanımdaki Çinli hanım, rehberimiz Lisa.
Luoyang’daki ekibimiz. Yanımdaki Çinli hanım, rehberimiz Lisa.

Longmen Mağaraları 龙门石窟
Longmen, uzun adam demek değil. Ejderha kapısı anlamına geliyor. Mağaralar, Luoyang’ın 12 km güneyinde. Kireçtaşına oyulmuş heykelleri ile ünlü. Bölgede 1400 mağara, 100 bin heykel, 2500 stel ve yazıt var. Heykellerin çoğu 5. yüzyıldan 9. yüzyıla kadar olan dönemde yapılmış. Bölge UNESCO kültür mirasına dahil edilmiş. Giriş 120 RMB.

Luoyang'ın simgesi şakayık. Üzerinde şakayık çiçeğine benzeyen desenler olan bu doğal taş, ziyaretçilerin ilgi odağı.
Luoyang’ın simgesi şakayık. Üzerinde şakayık çiçeğine benzeyen desenler olan bu doğal taş, ziyaretçilerin ilgi odağı.

Longmen Mağaralarının en meşhuru Fengxian Mağarası. Bu mağarada ortada bir Buda onun iki yanında bir seri heykel var. Bu heykele “Mona Lisa Buda” da deniyor. Heykelin, yapıldığı dönemin imparatoriçesi Wu Zetian’dan esinlenerek yapıldığı söyleniyor ve kadınsı bir havası, dingin bir yüz ifadesi olduğu için bu ismi almış. Bu heykel 676 yılında bitirilmiş. Daha sonraki yıllarda Wu Zeitan’ın kocası İmparator Gaozong ölecek ve Wu Zetian Çin tarihinin bilinen ilk ve tek kadın yöneticisi olarak hüküm sürecektir. Heykel, 17 metre boyunda ve kulakları iki metre. 7. yüzyıl Çin sanatının en seçkin örneklerinden birisi olarak biliniyor.

Mona Liza Buda'nın yakından görünüşü
Mona Liza Buda’nın yakından görünüşü

Mona Lisa Buda

Fengxian Mağarası, Buda ve diğer heykeller
Fengxian Mağarası, Buda ve diğer heykeller
Fengxian Mağarası'nda Buda'nın sağ tarfındaki heykellerden ikisi.
Fengxian Mağarası’nda Buda’nın sağ tarfındaki heykellerden ikisi.
Wan-fo-tung Mağarası (on bin Buda Mağarası) 680 yılında tamamlanan bu mağaranın inşaatını bir kadın adliye görevlisi ve bir rahibe yönetmiş. Duvarlarında 15000 tane küçük oturan Buda oyması var
Wan-fo-tung Mağarası (on bin Buda Mağarası)
680 yılında tamamlanan bu mağaranın inşaatını bir kadın adliye görevlisi ve bir rahibe yönetmiş. Duvarlarında 15000 tane küçük oturan Buda oyması var
Wan-fo-tung Mağarası'ndaki büyük Buda heykeli
Wan-fo-tung Mağarası’ndaki büyük Buda heykeli

Shaolin Tapınağı 少林寺
Yaşı bana yakın olanlar Kung-fu dizisini, dizideki Çekirge’yi ve Po Hoca’yı hatırlayacaktır. Dizide Po Hoca ile Çekirgenin konuştuğu yer Shaolin Tapınağı. Bilmeyenler için anlatayım, Caine budist rahip olmak üzere Shaolin Tapınağına gönderilen bir çocuktur. Kendisine “Çekirge” diye hitap ederler. Dizide Po Hoca ile Çekirge arasında geçen diyaloglar, hayli renklidir. Bu diyaloglardan bir örnek vermeden geçemeyeceğim;

kung-fu-david-carradine

Çekirge: Pazar yerindeydim. Herkes birbiriyle tartışıyor ve kavga ediyor. Hiç huzur yok orada.
Po Hoca: Sen buradayken pazar yerindeki olaylar neden sana dert oldu?
Çekirge: Hepsinin huzurlu olmayı öğrenmesini istiyorum.
Po Hoca: ‘Tao Te Ching’ der ki “Güzelliği ancak çirkinlik sayesinde güzellik olarak görürsünüz. İyiliğin ne olduğunu kötülük var olduğu için bilebilirsiniz. Bunun içindir ki, sahip olmak ve olmamak birlikte var olur. Zor ve kolay birbirini tamamlar. Yüksek ve alçak birbirine göredir. Ön arkaya göre öndür, arka da öne göre arka.
Çekirge: Fakat hocam, tüm insanların bizim huzurumuzu, mutluluğumuzu yaşamasını istemiyor muyuz?
Po Hoca: Bütün bir dünyayı tapınak haline mi getirmek istiyorsun? Güneş gibi ol, içindeki şey dünyayı ısıtır.

Shaolin Tapınagı rahipleri vejeteryan. Tapınağın yakınlarında birkaç vejeteryan restoran var. Lisa, bizi bunlardan birisine götürdü. Yemeklerden memnun kaldık.

Vejeteryan menü
Vejeteryan menü

Shaolin Tapınağı, Çin tarihindeki en önemli Budist Tapınağı. Hem Çin’de Budizm’in gelişimi, hem dövüş sanatlarının ve çigongun gelişimi açısından çok önemli bir yeri var. Chan (Zen) Budizmin ve Kung-fu’nun çıktığı yer olarak kabul edilir.
477 yılında kurulan tapınağın tarihinde Bodhidharma (Çince Damo, Japonca Daruma) isimli rahibin özel bir yeri var. Yaklaşık 500 yılında Hindistan’dan veya Orta Asya’da İrani bir dil konuşulan bir bölgeden geldiği düşünülen bu Budist Rahip, bir meditasyon ustasıymış. Shaolin rahiplerine Zen Budizm, meditasyon, kung-fu ve çigongun temellerini bu rahibin öğrettiği düşünülür.

Bodhidarma
Bodhidarma
Shaolin Tapınağı
Tapınağın girişindeki poster. Ortadaki takım elbiseli adam kim bilemiyorum.

Shaolin TapınağıShaolin Tapınağı1500 yıllık tarihi boyunca bir çok savaş, yıkım ve iyi günler gören bu tapınak zaman zaman 4000’e ulaşan silahlı rahibi ile askeri bir güç de oluşturmuş. Çin, Kore ve Japonya’daki dövüş sanatlarının da Shaolin’den kaynaklandığı düşünülür. Boxer savaşında Avrupalılar tarafından bazı rahipler öldürülmüş, bazı rahipler ABD’ye göç etmiş. Üstüne 1928 yılında İmparatorluk çöktükten sonraki kaos döneminde bir bölgesel yönetici askerleri ile tapınağı basıp yakıp yıkmış. Kültür Devrimi nedeniyle 1966 yılında tapınak hükümet güçleri tarafından basılıp son kalan beş rahip çeşitli suçlamalarla hapse atılmış. Uzun süre boş kalan tapınak, 1999 yılında eski haline döndürülmeye çalışılmış. Eski hocaların bir kısmı öldüğü, bir kısmı çok yaşlandığı için gelenek kopmuş durumda, ama iyi kötü eskisine benzer bir sistem kurmuşlar.

Shaolin Manastırı
Tapınağın şimdiki hali bir hayli turistik. Tapınak, gelirinin çoğunu kung-fu ekibinin çeşitli ülkelerde yaptığı gösterilerden ve tapınağa gelen turistlerden sağlıyor. Çok önemli bir marka olduğu için Luoyang’a 80 km olan bu tapınak tıklım tıklım turistle dolu. Turistlerin de büyük kısmı Çinliler. Her yer turistle dolu olduğu için otantik bir görünüm ve huzur beklemeyin, bildiğiniz turistik bir tapınağa dönüşmüş durumda. Tapınağın alanı çok geniş, öğrencileri turistlerden uzak bir bölgede eğitiyorlar. Birkaç yüz öğrenci var, araçla geçerken açık havada kung-fu eğitimi alan öğrencileri uzaktan şöyle bir görebiliyorsunuz.
Tapınak yönetimi, turistler için günde birkaç kez kez kung-fu gösterisi düzenliyor. Tiyatro salonu türü bir salonda yapılan bu gösteride 20 yaş civarında genç rahipler dövüş sanatlarından örnekler veriyorlar. Daha önce Antalya’da seyrettiğim Shaolin ekibine (Evet, Shaolin rahipleri Antalya’da gösteri yaptı) göre daha tecrübesiz ve beceriksizler. Yine de onlar bile yeterince şaşırtıcı.

Rahiplerin gösterisine girmek için beklerken.
Rahiplerin gösterisine girmek için beklerken.

Tapınak, hayli geniş bir alana kurulmuş ve en ilgi çekici yerlerinden birisi Pagoda Ormanı. 791 yılından beri yapılan toplam 228 küçük pagodadan oluşan bir mezarlık. Her bir pagoda, önemli bir rahibin mezarı. Shaolin Manastırı ve Pagoda Ormanı UNESCO kültür mirası olarak kayıt altına alınmış.

Pagoda Ormanı
Pagoda Ormanı
Mezar pagodaların üzerinde ölen rahibe ilişkin figürler olabiliyor. Bu rahip son ölenlerden, video kamera ve laptop meraklısıymış.
Mezar pagodaların üzerinde ölen rahibe ilişkin figürler olabiliyor. Bu rahip son ölenlerden, video kamera ve laptop meraklısıymış.

Shaolin Manastırı’na Luoyang’dan veya Dengfeng’den otobüsle gidebilirsiniz. Giriş 110 RMB.

Kategoriler
Çin gezi notları Gezi notları

Çin Seddi

Çin’de pek çok ilginç şey gördüm ama bunlardan iki tanesi sahiden akıl mantık almayan şeylerdi. Bunlardan birisi Çin Seddi, diğeri de Terrakotta Askerleri. Terrakotta Askerlerini sonraya bırakalım, Çin Seddinden bahsedelim.
Çin seddi’nin yapılışının başlıca amacı, Çin’in kuzeyinde yaşayan göçebe kavimlerin (başta Türkler ve Moğollar) istilasını engellemek. Yine de Çin Seddi’ni görünce bunu açıklamanın bu kadar basit olamayacağını anlıyorsunuz. Çünkü o kadar uzun zamana yayılmış ve o kadar çok insan gücü ve kaynak harcanan bir yapı ki sadece savunma ile açıklamak zor. Öte yandan, yer yer duvarların aşılmasının o kadar zor olmayacağını görüyorsunuz, çünkü alçak olduğu yerler var. En yakın şehre yüzlerce kilometre uzakta bir duvara birkaç yüz kişinin saldırması ile aşılması gayet mümkün görünüyor. Duvarların yapılmasının ek anlamları da olduğunu başka pek çok insan düşünmüş. Örneğin kaçanları yavaşlattığı, anıtsal bir yapı olduğu için İmparatorun haşmetini gösterdiği gibi çeşitli görüşler var. Duvarın sınır işlevi gördüğü, nüfus hareketlerini kontrol etmek için kullanıldığı da düşünülüyor.

Çin SeddiÇin Seddi
Çincesi “Uzun Duvar” (长城) anlamına geliyor. Milattan önce 7. yüzyılda küçük devletler tarafından parçalar halinde yapımına başlanmış. Milattan önce 3. yüzyılda Çin’in ilk İmparatoru  Qin Shihuang, duvarı kuzeydeki  Xiongnu kavmine karşı savunma için düzenlemiş.  Xiongnu’ların Hunların öncülü olduğu düşünülüyor. Sonraki yüzyıllarda sürekli yenilenmiş, tamir edilmiş, yıkılan yerleri tekrar yapılmış, ekler yapılmış ve bugünkü duvarın çoğu Ming Hanedanı zamanından kalma (14.-17.yüzyıllar). En son 1600 yılı civarında Mançu saldırılarına karşı işe yaramış. 17. yüzyılın sonlarında Çin sınırı kuzeye doğru genişlediği için Çin Seddi işlevini kaybetmiş ve ondan sonra ilgilenilmemiş. 1987 yılında UNESCO kültür mirası olarak kabul edilmiş. Çin’in kuzey bölgesinde, Çin sınırına paralel uzanan 8850 km uzunluğunda bir yapı. Tüm duvarın dalları ve kolları ile toplam 21000 km olduğu söyleniyor.

Çin SeddiÇin Seddi
Çin seddi üzerinde aralıklı olarak gözetleme kuleleri, küçük askeri binalar, tapınaklar var. Duvarın kimi bölgelerinde kilometrelerce at arabası sürebilecek yollar mevcut. Duvar, kimi yerde düzlüklerde uzanıyor, kimi yerde dağların üstünden aşarak inişli çıkışlı ve estetik olarak çok etkileyici görüntüler sergiliyor.
Turistik açıdan, en çok Pekin’e yakın bölgeleri biliniyor. Pekin’den gidilebilecek dokuz farklı duvar bölgesi var. Bunlardan en meşhuru Pekin’den 72 km uzaktaki Badaling (八达岭). Bu bölge bakımlı, iyi restore edilmiş, güvenli, etraflarında lokanta, otel gibi turistik tesisler mevcut. Kötü tarafı ise her zaman kalabalık olması, hatta tatil günlerinde yürümenin bile zor olduğu söyleniyor. Bu bölge, fotografik açıdan da çok tatmin edici değil. Bunun nedeni nisbeten düz bir bölge olması ve sürekli vizörünüze giren onlarca insan. Ancak, zamanınınz ve paranız kısıtlıysa en iyi seçenek de bu gibi görünüyor.
Diğer bölgelerin ise kendine özgü başka problemleri var kimi uzak, kimi bakımsız olduğu için tehlikeli. Biz, incelemelerimiz sonucu Jinshanling’den Simatai (司马台) bölgesine yürümeyi düşündük. Aradaki mesafe 8 km. Gideceğimiz sırada Simatai’nin bakım nedeniyle kapalı olduğunu öğrenince, Jinshanling’e gidip, duvar üzerinde birkaç saatlik bir yürüyüşten sonra dönmeye karar verdik.

Jinshanling 金山岭
Jinshanling, Çin seddinin belki en güzel bölgesi. Dağların üstünden aşan, son derece fotoğrafik, Pekin’e uzak olduğu için de kalabalık olmayan bir yer. Tabii uzak olduğu için burayı ziyaret etmek hem masraflı hem de tam bir gününüz gidiyor.

Jinshanling'e çıkarken sizi ilk olarak 16. yüzyılda buralarda savaşmış olan General Qi Jiguang'ın heykeli karşılıyor.
Jinshanling’e çıkarken sizi ilk olarak 16. yüzyılda buralarda savaşmış olan General Qi Jiguang’ın heykeli karşılıyor.

Pekinden Jinshanling 154 km ve 2,5 saat kadar sürüyor. Kaldığımız otelden bizi oraya getirip götürecek şoförlü bir minibüsü yaklaşık 250 dolara ayarladık. Şöfor çok az İngilizce biliyordu, ama iyi kötü anlaştık. Bizi girişe bıraktıktan sonra bir dönüş saati verdi ve oralarda oyalandı. Kapıda bilet aldık, 65 RMB. İsterseniz 40 RMB daha ödeyip teleferikle yukarılara çıkabiliyorsunuz. Ben biraz arkada kalıp oyalandım, bizim ekip teleferiğe binmiş ve tepeye yakın bir yerde teleferik bozulmuş. Havada bir süre sallandıktan sonra teleferiği çekip kazazedeleri çıkarmışlar. Bütün bu olanlardan habersiz şekilde teleferiğe gidip beklemeye başladım. Oradaki görevliler bana bir şekilde teleferiğe binemeyeceğimi söylediler ama teleferiğin bozulduğunu anlatamadılar. Tipimi mi beğenmediler acaba diye düşünerek teleferik binasından çıkıp merdivenleri tırmanmaya başladım. Güneşli, güzel bir gündü yavaş yavaş merdivenleri tırmanıp Çin seddine ulaştım. Orada birkaç saat dolaşıp fotoğraflar çektim. Gerçekten görülmeye değer, vahşi doğanın içinde en az 400 yıllık bir duvarın üzerinde dolaşmak mutluluk verici bir olay.

Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden...
Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden…

Çin Seddi

Artık dönüş yoluna geçtik. Bu satıcılardan hediyelik eşye ve içecek bir şeyler alabiliriz.
Artık dönüş yoluna geçtik. Bu satıcılardan hediyelik eşye ve içecek bir şeyler alabiliriz.